SANAT
Yaşar İLKSAVAŞ
Tiyatro Gerçek geçen yıl sahneye koymuş olduğu Sanat’ı bu yıl da sergilemeyi sürdürüyor. Sanat’ı yıllar önce Tiyatro İstanbul’da Cüneyt Türel, Cihan Ünal, Can Gürzap üçlüsünden de izlemiş olduğumuz oyunda ender rastlanılır bir oyunculuk başarısına tanık olmuştuk. Bu üç oyuncunun unutulmaz başarılarının ardından aynı oyunu yeniden sahneye getirmek bir cesaret işiydi ve Hakan gerçek bu cesareti göze almıştı. Hem bu nedenle, hem de Hakan Gerçek ve Bekir Aksoy’un oyunculuklarını her zaman sevdiğimden (Rüzgâr Aksoy’u hiç izlememiştim) oyuna ayrı bir merakla gittim.
Sanat, Tiyatro Gerçek’ten izlediğim ilk oyun. On beş yıldır arkadaşlıklarını sürdüren üç yakın dost: Marc, Serge ve İvan, Serge’in evinde bir araya gelirler. Bu üç dostu bu kez bir araya getirten, Serge’in astronomik bir paraya satın aldığı, beyaz üstüne beyaz çizgili, sanatsal değeri oldukça tartışmalı bir tablodur. Ve bu tablo, üç arkadaşın ilişkilerini, dostluklarını, karakterlerini, kişiliklerini “teşrih” masasına yatırmalarına neden olur. Arkadaşları üzerinde her zaman bir ağırlığı olan, düşündüğünü hiç çekinmeden, hiç sakınmadan söyleyen, matematiksel kafasıyla hep haklılığını savunan Marc; kimseyi kınamamak uğruna hep iki arada bir derede kalan, tüm yumuşaklığı, sakinliği ve duygusallığı yanında içinde fırtınalar esen İvan; varsıllığı yanında arkadaşlarına entellektüelliğini kanıtlamaya çalışan Serge… Ve modern bir tablo çevresinde başlayan sanat ve beğeni tartışmasının giderek bir kişilik tartışmasına, bir hesaplaşmaya dönüşmesi. Belki de on beş yıllık bir bilançonun çıkarılma çabası, yıllarca içe atılmış duyguların dışa vurulması…
Yasmina Reza’nın yazmış olduğu oyunu Gencay Gürün her zamanki dil ustalığıyla Türkçe’ye çevirmiş. Sanat çok zekice, hattâ kurnazca yazılmış bir oyun. Güldürü oyunun içinde hiçbir zorlama olmaksızın çıkıyor, duygu ve düşünceyle birleşiyor, tamamlanıyor ve yine kahkaha olarak dönüyor seyirciye. Oyunu izlerken, zaman zaman bir dostunuza, bazan bir yakınınıza, bazan da kendinize gülümsemekte olduğunuzu fark ediyorsunuz.
Sanat sağlam metninin yanı sıra oyuncularının virtüozitelerini de şart kılan, en küçük bir aksamaya bile izin vermeyen bir oyun.
Atilla Şendil yalın, abartıdan uzak, eskisine oranla güldürü ögesini biraz daha fazla öne çıkaran, ama önemli satırların arasını özenle çizen bir reji gerçekleştirmiş. Bu reji altında üç oyuncunun sımsıcak, başarılı performanslarına tanık oluyoruz.
Daha önce de söylediğim gibi, Hakan Gerçek’le Bekir Aksoy yakından tanıdığım, her zaman zevkle izlediğim, neyi niçin yaptıklarını çok iyi bilen ve hiçbir zaman belli bir düzeyin altına düşmeyen oyuncular. Bu oyunda da rollerini kusursuz yorumluyorlar, canlandirdiklari karakterlere yine hayat ve kişilik kazandıran yorumlarıyla karşımıza çıkıyorlar. İlk kez bu oyunda izlediğim Rüzgâr Aksoy’un yarattığı sıms1cak sevimli kompozisyona, sahne sıcaklığına, sahne performansına, oyunculuk yeteneğine hayran kaldım. Rüzgâr Aksoy’un bundan sonraki oyunlarını merakla beklediğimi söylemeliyim. Sanat’ın üç genç oyuncu tarafından yorumlanması oyuna başka bir sıcaklık, bir enerji, bir renk katmış kanımca. Tiyatro İstanbul’daki yorumuyla bir karşılaştırma yapma gereği bile duymuyor insan.
Kısaca söylemek gerekirse, Sanat, tiyatro gerçeğiyle yaşam gerçeğinin kesiştiği, hattâ örtüştüğü, tiyatronun hazzını yaşatan, geçen tiyatro mevsiminde olduğu gibi, bu tiyatro mevsiminin de önemli, bu tiyatro mevsiminin de önemli, izlenmesi ve üzerinde konuşulması gereken oyunlarından.
PAZARTESİ | SALI | ÇARŞAMBA | PERŞEMBE | CUMA | CUMARTESİ | PAZAR |
---|---|---|---|---|---|---|
1
|
||||||
2
|
3
|
4
|
5
|
6
|
7
|
8
|
9
|
10
|
11
|
12
|
13
|
14
|
15
|
16
|
17
|
18
|
19
|
20
|
21
|
22
|
23
|
24
|
25
|
26
|
27
|
28
|
29
|
30
|
31
|