“Dört kısa oyunun ortak noktası, özünde, her an, her yerde yaşanabilecek, insani hikayeleri barındırmalı. Yönetmen, Murat Karasu, ekip ruhunu kavramış, Nesin ustaya yakışacak nitelikte, su gibi akan bir oyun çıkarmış ortaya. ”
Bakırköy Belediye Tiyatrosu’nun galasına gitmek bana iyi geliyor. Müzikle karşılanıp müzikle uğurlanıyorsunuz. Ah hele o akordeon…Oyunu, yıllarca bu tiyatroya ‘Genel Sanat Yönetmeni’ olarak emek vermiş ‘Müşfik Kenter Salonu’nda’ izliyorsunuz…Üstüne üstlük oyundan sonraki kokteyle kalırsanız eğer, şerbet, meyve suyu içmek zorunda kalmıyorsunuz! Böyle güzel bir sanat ortamında, kızlı erkekli şarabınızı yudumlayabiliyorsunuz…Bir takım anlamsız yasaklardan önceki günlerdeki gibi…
Sanatın horlandığı, ödeneklerin kesildiği, perdelerin, kapanma tehditleri altında açıldığı günlerden geçiyoruz. Onun için hemen Bakırköy Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen’in bize müjdelediği muhteşem bir haberi sevinçle paylaşmak istiyorum: Bakırköy sınırları içinde İstanbul’a yeni bir Opera ve Bale binası kazandırıyorlar. Kulağa bile ne hoş geliyor! Bitmedi. Adı, Leyla Gencer Kültür Merkezi olacak salonda, gelecek yıl Uluslararası bir bale festivali için hazırlıklar başlamış bile. İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı, kendi bünyelerindeki Leyla Gencer Müzesi’nin, bu yeni opera binasına taşınmasına gönüllü onay vermiş. Kreşi, çocuk bahçesi ile son derece modern, dünya çapında bir kültür merkezi geliyor. Ayrıca yine çok geniş bir alana yayılacak botanik bahçesinden söz ediyor Başkan, yaz aylarında festivallerin düzenleneceği…Harika! Tiyatroya, operaya, baleye karşı haince saldırılar arasında böylesine güzel haberler almak umut veriyor…’Her şeye rağmen pes etmek yok, pes edersek daha da karanlığa gömülürüz’ diyor Ateş Ünal Erzen. Haklı. Mücadeleye, karanlığa karşı özgür tiyatroya devam….
KARA KOMEDİ SEÇKİSİ
Gülmecenin her dalında kalem oynatmış Aziz Nesin usta; Roman, öykü, oyun, fıkra, masal, taşlama, anı. Keskin zekasını, güçlü mizah duygusunu, kendine has eleştirel uslubunu, memleketinin insanlarına, siyasi iktidarlara yöneltmiş. Bakırköy Belediye Tiyatrosu’nda perde açan ‘Azizce’ yazarın kısa oyunlarından oluşan, kara komedi türünde bir seçki. Yani şimdiye dek sahnede görmeye alıştığımız ‘Azizlikler’den daha farklı. Nesin’in, Hadi Öldürsene Canikom, Bir Şey Yap Mat, Toros Canavarı gibi oyunlarını iyi biliriz çünkü en çok onlar sahnelenir. Bu kez kısa oyunlar seçilmiş; Bir İnsan Başı Üstüne Üç Sesli Üzünç, Yaşasın Kavuniçi, Bir Kadın İçin Düet ve Sen Gara Değilsin. Nesin’in yaşadığımız çağda da güncelliği koruyan, günümüze gönderme yapan kısa oyunlarının yönetmeni, Murat Karasu. Bir İnsan Başı Üstüne Üç Sesli Üzünç, polis ve suçlu ekseninde dönen bir hikaye. Asıl suçlu kim? Sorusunu sordurtuyor seyirciye. Yaşasın Kavuniçi, Aziz Nesin ustanın, alışık olduğumuz tarzını en iyi yansıtan oyun. Ülkenin kaderi değişirken, siyaseti yeniden yazılırken, kızlarının kaderini sadece menfaat ve maddiyat üzerine kulan, küçük insanların, ülkenin gerçeğinden tamamen soyutlanmış, kendi dünyalarında döndürdükleri dolaplar üzerine. Bir Kadın İçin Düet, kadın erkek ilişkisi ekseninde, hüzünlü yanı daha ağır basan bir kısa oyun. Alışık olduğumuz Aziz Nesin tarzının en dışında kalan oyun bu diye düşünüyorum. Son kısa oyun ‘ Sen Gara Değilsin’ benim en beğendiğim oldu. Savaş, savaştan kendilerine menfaat, kazanç sağlamak isteyenler, hiç habersiz ve gereksiz yere kahraman ilan edilenler…Oysa var mıdır, savaşın kahramanı ve kazananı? Savaş isteyenin en önce vurulduğunu söylememişti Bertolt Brecht…
Dört kısa oyunun ortak noktası, özünde, her an, her yerde yaşanabilecek, insani hikayeleri barındırmalı. Yönetmen, Murat Karasu, ekip ruhunu kavramış, Nesin ustaya yakışacak nitelikte, su gibi akan bir oyun çıkarmış ortaya. Azizce’nin kadrosu, deneyimli oyuncu Münir Akça’nın dışında, gençlerden oluşuyor. Her kısa oyunda farklı bir kimliğe bürünüyorlar. Doğacan Taşpınar, Gülru Pekdemir, Yunus Emre Kılınç,rollerinin hakkını veriyor. Benim sözünü etmek istediğim iki oyuncu var. Sen Gara Değilsin’de zoraki kahraman Gara rolündeki Ercan Koçak sahneye adımını atar atmaz, seyirciyi sarıp sarmalıyor. Haliç Üniversitesi Konservatuarı Tiyatro Bölümü’nü bitirmiş. Yani Müşfik Hoca’nın öğrencisi ve bunu hiç inkar etmiyor. Bu genç oyuncuyu parlak bir gelecek bekliyor. Sonra ‘ben demiştim’ derim! Bakırköy Belediye Tiyatroları’nda Asutay soyadı mutlaka dikkatinizi çekmiştir. Yılların oyuncusu, eski Bakırköylü Üstün Asutay’ın oğlu Mert Asutay’ı, bu tiyatronun kadrosunda birçok başarılı rolde izledik. Mert Asutay’ın eşi Şirin Asutay, özellikle ‘Yaşasın Kavuniçi’ oyunundaki, dünyadan habersiz, kendi küçük çıkarcı dünyasına hapsolmuş, bilmiş anne rolünde, ince ayrıntıların altını başarıyla çizerek alkışı hak ediyor.
Azizce’nin, başarılı bir başka ismi, dekor tasarımına imza atan Ali Yenel. Sahneye tümüyle gri renk hakim. Üzerinde Nesin’in yazıları bulunan modüler bir dekor tasarımı, oyunun ritmine, yönetmene ve oyunculara büyük ölçüde yardımcı olmuş. Kostümlerde, bir dönem Haldun Dormen’in sahneye koyduğu müzikallerin kostümlerini tasarlayan modacı Sadık Kızılağaç’ın zevki hissediliyor. Yakup Çartık’ın ışığı, Aziz Nesin’in ışığını parlatıyor.
Oyunun finalinde, ekrana yansıyan yazıdan, tam da Aziz Nesin’lik bir şey öğrendim ve çok hoşuma gitti. Meğer Aziz Nesin, henüz 14 yaşındayken, Muhsin Ertuğrul’un kapısını çalmış, oyuncu olmak için. Muhsin Bey’e kocaman bir teşekkür borçluyuz! İyi ki oyunculuğa hevesli bu çocuğu kabul etmemiş de ona bambaşka bir dünyanın kapılarını açmış.
Birkaç kez röportaj yaptığım, Aziz Nesin’i gözümün önüne getirmeye çalıştım. Hafızamdan hiç silinmeyen bir görüntü var ki, diğerlerini hemen bastırıyor, içimi sızlatıyor; Sıvas’taki Madımak katliamında, yangın merdivenlerindeki ‘Bu ülke nereye gidiyor, nasıl kıyıyorsunuz o canlara? ‘ dercesine, dehşet ve acı saçan gözleri…Unutmadım. Unutulmayacak.
Sevgili Aziz Nesin, son dönemde, ruhumuz yine karardı iyice ve ruhumuza iyi gelen sanatla da uğraşıyorlar, bütün güzellikleri yok etmek, muhalif bütün sesleri kesmek istiyorlar. Kültür Bakanlığı, ‘Genel ahlaka (!) uygun olmayan oyunlara ödenek vermiyor, verdiğini geri istiyor! O kadar oyun yazdınız, haberiniz var mıydı bu kuraldan???? Ah Aziz Bey, çok fazla malzeme birikti size. Kim bilir daha ne Azizlikler yazardınız…
Kulaklarınız çınlıyor mu?
Ne zaman yüzüme
bir kapı kapanmışsa
dişlerimi sıkarak içimden ,
‘Bu kapıyı açtıracağım!’
Demişimdir. Yaşamak işte
Bunun için güzel,
Kapıların açıldığını
görebiliyorsunuz…
AZİZ NESİN