Ali Darmar ile yeni bestesi ‘Cunda’ adlı piyano konçertosu hakkında konuştuk. Ali Darmar’ın o sakin görünüşü altında yaşamın tüm ayrıntılarından nasıl etkilendiğini siz sevgili okuyucularımıza anlatmaya çalıştık.
İlk dinlediğiniz müzik neydi ve sizde nasıl bir etki bırakmıştı?
Chopin’nin mi minör piyano konçertosuydu. Chopin’nin lirik cümleleri beni büyülemiş bambaşka bir ortama götürmüştü. Bu konçertoyu defalarca dinlediğimi ve günün birinde çalmak istediğimi hatırlıyorum.
Kaç yaşındaydınız?
On yaşındaydım.
Ne güzel … İstanbul ve Paris’te kimlerle çalıştınız?
Kendimi bildim bileli müziğin içindeydim. Ablam İsviçreli bir hocadan piyano dersi alıyordu. Ben kulaktan ablamın çalıştığı eserleri çalıyordum. Bir gün hoca dersini bitirip giderken piyanonun başına geçip çalmaya başladım. Ve hocayı geri döndürdüm. Niyetim ondan ders almaktı. Kararlıydım. Ve derslere başladık. O zamanlar sekiz yaşındaydım. İki yıl sonra istanbul Belediye Konservatuarı sınavına girdim ve kazandım. Hocam Verda Ün’dü dört sene konservatuvara drevam ettim. Sağlık nedenlerinden dolayı konservatuvarı bırakmak zorunda kaldım. Liseyi bitirdikten sonra tekrar çalışmaya başladım. Hocam Popi Mihailides idi. Madam Popi’nin kızı da konservatuvarda piyano öğrencisi idi. Piyano eğitimi için kızının Paris’e gitmesi üzerine Madam Popi de Paris’e yerleşmek zorunda kalınca beni Ferdi Statzer’e yönlendirdi. Ferdi Statzer ile piyano armoni müzik analizi çalıştık. O dönem de beste çalışmalarım oluşmaya başladı. Ferdi Bey beni kompozisyona yönlendirdi. 1970 yılında Nadia Boalunger’le bağlantı kurdum. Beste çalışmalarımı gönderdim. Ondan çok olumlu bir referans aldım. 1974 yılında Nadia Boulanger beni bir sınava tabi tuttu. Ve öğrenci olarak kabul etti. Daha sonra Annete Dieudonne ile solfej, Nadia Bolulanger ile armoni kountrpuan ile çalışmaya başladım.
Daha sonra Rueil Malmaison devlet konservatuvarında Madam Tony Aubin ile çalışarak konservatuvarı bitirdim. Sonrada Ecole Normale de Musique de Paris’te Jacques Casterede’in sınıfında Diplome Composition ve Diplome Superieur Composition diplomalarını aldım.
Piyanoyu Cecile de Brunhoff, Monique Dechausse, Germain Mounıer ile çalıştım.
Eczacılık fakültesi yıllarınız…
Eczacılık fakültesinde bazı dersler çok ilgimi çekmişti. Botanik farmakolijk botanik, analitik, sentez laboratuvarları gibi. Müzik ile ortak yanı vardı. Müizkte de önce analitik bir çalışma yapılır. Sonra sentezi yapılarak bütüne varılır. Botanikte aldığımız kesitlerin güzelliği analitik sentez laboratuvarlarındaki renkler, kristallerin renkleri ve şekilleri ilgimi çekiyordu. Farkında olmayarak bunları müzik ile bağdaştırıyordum.
Akademisyen yaşantınızdan biraz söz eder misiniz?
Bilkent Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniverstiesi ve sanat tasarım fakültesinde öğretim görevlisi olarak çalışıp bu kurumlardan emekli oldum. Öğrenci yetiştirmek sorumluk isteyen bir iş. Çok sabırlı olmak ve bu işe gönül vermek gerekiyor. Bunu başardığıma inanıyorum.
Sizi etkileyen besteciler ………
Bestecilerden ziyade empresiyonizmden mistisizimden etkilenerek yeni bir romantik anlayış içindeyim.
Birçok ödül aldınız, birazda ödüllerden söz edelim.
Unesco Bursu, Rueil Malmaison gümüş madalyası, Sevda Cenap And Vakfı şarkı yarışması başarı ödülü, Fransız Devlet Bursu.
Yeni bir piyano konçertosu yazdınız ve bu eser 19 Nisan 2014’te şef Gürer Aykal ve piyanist Ayşegül Sarıca tarafından Ankara Bilkent’te ilk kez seslendirileecek?
Konçertumun adı Cunda. Cunda Ayvalık’ın bir adası. Çok rüzgarlı bir ada. Eser rüzgarlarla başlar. Birinci bölüm sonat formunda yazılmıştır. İkinci bölüm lied formunda, üçüncü bölüm ise rondo formundadır. Cunda’dan Karaadaya yapılan bir deniz yolculuğunu anlatır. Bu yolculuk sırasında karşımıza çıkan küçük adalar üzerindeki şapel, manastırlar, martıların çığlıkları, vapur sesleri, Karaadanın insanı büyüleyen güzelliği anlatılır.
Issız bir adaya giderseniz yanınıza hangi müzikleri alırsınız?
J.S. Bach tüm eserleri.
www.dirensanat.com