İnsanlarda çağrışımlar uyandıran sanatçının kendisine özgü duyguları, hayal gücü ile yeteneklerinin yansıdığı, insanın duygu ve hayal dünyasını geliştiren yapıtlara sanat eseri denir. Bu kavramların ışığı altında bakıldığında sanatın insanlar için asla vazgeçilmez bir unsur olduğu ortaya çıkmaktadır. Sanat eserlerinde doğruluk ve yararın yanı sıra güzellik de aranır. Çok güzel bir konserden sonra , içinizi ısıtan bir oyun izlediğinizde, sizi düşündüren veya gülümseten bir filmden keyifle çıktığınızda, bazı bölümlerini ezbere bildiğiniz bir operadan sonra melodiyi kendi kendinize mırıldanırken mutlu olmaz mısınız?
Elbette olursunuz.
Sanatın tüm dallarında insana huzur ve güvenlik veren bir yan vardır. 1970 ile1980 yılları arasında ülkemizde sanatın burjuvazi için olduğu öne sürülüyordu. Evet bir zamanlar sanat burjuva kesiminin ilgi odağı idi. 18. ve 19. yüzyıllarda soylular operalar izler, konserler dinlerdi. Dönemin önde gelenleri bestecileri destekler onlara parasal yardımda bulunurlardı.toplumlar gelişip ilerledikçe sanata daha çok ilgi duyup daha çok zaman ayırdılar.
Sanatın varlığı insana yeni bir boyut katar. Bu da eğitimle elde edilen boyuttan çok farklıdır, manevi yanı ağır basar. Kendinizi bulutların üstünde bambaşka bir dünyada hissedersiniz. Yeni ufuklar keşfetmeye başlarsınız.. Sanat mutluluk aşılar. Elbette bazen insanda buruk bir tat da bırakır. Düşündürür. Bazen gözleriniz yaşarır. Örneğin, sahnede sergilenen herhangi bir karekterle özdeşleşmenizie yol açar.
1880 yılında kurulan MET (Metropoliten Opera) ABD’nin ve dünyanın en prestijli opera binasıdır. Burada sahneye çıkmak hiç de kolay değildir. Hangi temsile giderseniz gidin salon hınca hınç doludur. Biletler aylar öncesinden tükenmektedir. 134 yıldır varlığını sürdüren MET’in yıkılması hiçbir zaman gündeme gelmemiştir. Burada operalar orijinal dilde sergilenmektedir. Çağdaş teknolojiden yararlanılarak her koltuğun arkasına yerleştirilen küçük bir ekranda aryaların İngilizce çevirileri meraklı izleyicilere sunulur. Daha meraklıları için de kulis turları düzenlenmektedir. Bu turlarda MET’in her sahne arkası bütün detayına kadar gözler önüne serilir. Böylesi güzelliklere gıpta edilmemesi olası mı? MET’inhemen yanıbaşında ise Lincoln Center yer alır. Burada da tüm operalar yerel dilde yani İngilizce olarak seslendirilmektedir.
Öte yandan bizde Devlet Opera ve Balesi’nin kapatılmasının planlandığı bir dönemden geçmekteyiz. Bu dönemde yapmamız gereken bir araya gelip buna karşı çıkmak ve sesimizi yükseltmektir. Toplumlar sanatları aracılığı ile evrensel olurlar. Atatürk Kültür Merkezi kaderine terk edilip öylece yıkılmayı bekliyor. Peki çürüdükten sonra ne olacak. Herşey olabilir ama asla bir sanat kompleksi olmayacak. 17 milyon nüfuslu bir İstanbul’da büyük opera prodüksiyonlarının sergilendiği tek bir salon bile yok. Ödenekli olsun ödeneksiz olsun tiyatrolarımızın durumu da farklı değil.Bazı genç tiyatrocular bir apartman katında ancak 25-30 kişinin alabileceği salonlarda oyunlarını sergileyerek tiyatroda salon sorununu aşmaya çalışıyorlar.Varolan salonların kapatılmaması tersine yeni salonlar açılması gerekmektedir.
Toplumdan sanatı çıkarırsanız o toplum tüm estetik değerlerini yitirir. Sanat insanlara içtiğimiz su gibi gereklidir. Sanata ve sanatçıya dört elle sarılmalı, onların üretici yanlarını görmezden gelmemeliyiz. Sanatın yararları saymakla bitmez. Bu nedenle sanatı ve sanatçıyı desteklemeliyiz. Ulu önderimizin dediği gibi sanatsız kalan bir milletin damarlarından birisi eksiktir. Sanat mutluluk aracıdır. Sanat içimizde var olan insani özellikleri ortaya çıkarır. Sanat aşktır. Nice sayılamayacak nedenlerden ötürü sanat vazgeçilmezdir.
Fatoş Dilber
www.dirensanat.com