ARTURO Uİ’NİN TIRMANIŞI ÖNLENEBİLECEK Mİ?

1

2007 yılında bir grup oyuncu tarafından, sinema yönetmeni Serdar Akar‘ın süpervizörlüğünde kurulan TİYATROADAM bu sezon Bertolt Brecht’ten seçtikleri Arturo Ui’nin Önlenebilir Tırmanışı ile seyircisini selamlıyor.

     Geçtiğimiz iki sezonda Hristo Boytchev’den Bölge Hastanesi ve Babaannem Yüz Yaşında oyunlarıyla büyük beğeni toplayan ve savaş gölgesindeki oyunları tercih eden ekip bu sefer aynı temayı farklı bir tarzda epik oyunculukla uygulamayı tercih etmiş.

                                                                                           AYÇA ZEYNEP GENÇ – AYDIN YILDIRIM RÖPORTAJI:

Oyunda 1929 Dünya Ekonomik Bunalımı sonrasında suçlu duruma düşen bir belediye başkanının denize düşen yılana sarılır mantığıyla bir gangsterle iş birliği yapması ve sonrasında gelişen olaylar anlatılıyor. Savaş ve karanlık işler, sekiz oyuncunun otuzaltı farklı kişiyi canlandırmasıyla, müzikleri de akapella ile yaparak, olağan üstü oyunculuklar ve ekip ruhuyla eğlenceli bir hale geliyor. 

Oyunun yönetmenliğini Ümit Aydoğdu, çevirisini Yücel Erten, dekor ve kostüm tasarımını Barış Dinçel, müzik direktörlüğünü Oktay Köseoğlu, ışık tasarımını Yüksel Aymaz yapıyor. Aşkın Şenol, Ayça Koyunoğlu, Berk Yaygan, Çetin Kaya, Deniz Özmen, Fatih Koyunoğlu, Gökhan Azlağ ve Neslihan Arslan da sahnede kılıktan kılığa girerek dinamik ve çok kişilikli bir oyun keyfi yaşatıyorlar.
Oyuncuları ile Arturo Ui’yi konuştuk

1475796_557910330957670_809626650_n

Hristo Boytchev den sonra epik tiyatronun üstadı Brecht’i çalıştınız.Bu tercih süreci nasıl gelişti, neden bu seçimi yaptınız?

Deniz Özmen: Biz genelde sezona geç başlıyoruz ve oyun seçme sürecimiz uzun sürüyor. Oyun aramaya başladığımızda araya gezi olayları girdi. Bu biraz da oyuna bakışımızı değiştirdi. Bir oyun üzerine yoğunlaşmıştık. Daha önce oynanmamış bir oyun seçmiştik fakat Anadolu Üniversitesi’nde Konservatuar’ın bölüm başkanı olan ve Eskişehir’deki bir dizi çekiminden tanıdığımız Ümit Aydoğdu’yu yönetmenlik için çağırdığımızda bize bu oyunu önerdi. Daha önce kendisi bu oyuna çalışmış ve Anadolu Üniversitesi’nde sanatta yeterlilik tezi olarak vermişti. Sekiz kişilik ekibimizle çıkarabileceğimizi söyledi. Gün geçtikçe de hikaye günümüzle paralel hale geldi. Yani oyun ve yönetmen seçimimiz bir arada olmuş oldu.
Aşkın Şenol : Brecht okulda oyunlarını sahnelediğimiz ve epik tiyatronun baş kuramcısı bir yazar. Genelde bizde Brecht’in oyunları çok üste üste oynanmaz. Kafkas Tebeşir Dairesi, Sezuan’ın İyi İnsanı genelde rağbet görür. Arturo Ui de gerçi daha önce Devlet Tiyatrosu tarafından oynanmıştı, biz de seyretmiştik. Ama kişisel olarak söyleyeyim o zaman izlediğimde biraz asık suratlı bulmuştum. Fakat Ümit Aydoğdu çok değişik bir hale getirdi. Bakış  açısı ve çok kolay algılanabilir çok süratli bir oyun temposu  getirdi. O zaman aktarmak istediklerimiz de daha kolay aktarılmış oldu. Biz zaten oyun seçerken bir hikayesi olsun, bize bir şeyler söylesin isteriz. Sadece güldürsün ya da ağlatsın ve ya tiyatro sanatına hizmet etsin diye yola çıkmıyoruz. Bizim coğrafyamıza yakın bir öykü olsun. Bizim topraklarımıza bir şey söylesin istiyoruz. Brecht de söylüyor zaten, 40 sene önce de söyledi, 40 sene sonra da söyleyecek. Hem bu topraklara hem diğer topraklara diar.

1620979_589603717788331_336335229_n

Akapella çalışmaları nasıl oldu? Oyunun yurt içi ve yurt dışı gösterimlerinde rastlanmayan bir öğe. Oyuna nasıl dahil oldu bahseder misiniz ?

Fatih Koyunoğlu: Yönetmenimiz Ümit Aydoğdu’nun daha önce kullandığı rejisinde de akapella vardı ama o zaman 17 kişiyle denemişti. Biz de daha önce hiç akapella yapmamıştık. Bu yüzden başta tedirgin ve korkarak yaklaştık. Alışmadığımız bir formasyon olduğu için de prova sürecinde de hepimizi çok zorladı. Oyunda sadece akapella yapmak değil bir yandan akapella yaparken bir yandan rolleri değiştirmek için aksesuar ve kostümleri değişirmek zor oldu. İlk provalarda kafamız sadece müzikteyken ne giyeceğimizi bile şaşırıyorduk. Zordu fakat Brecht’in tarzı olan yabancılaştırmaya bire bir hizmet ettiğini sonradan fark etmeye başladık. Önde çok trajik ya da bambaşka bir mevzu anlatılırken altı kişinin birden – bum bum tram tram – diye başlaması sizi oyunun hem içinde hem dışında tutan bir durumdu. Biz de ne istediğimizi Ümit Aydoğdu’ya anlatırken bizim sınırlanırımızı biraz zorlayacak, denemediğimiz şeyleri sahneye çıkaracağımız türde şeyler istemiştik. Birey birey bizi geliştirecek,tiyatro olarak da çıta atlatacak denemeler istemiştik. Bu yönden de  kişisel olarak çok mutluyum. Çünkü bu her zaman oyunculuk tarihinizde deneyimleyebileceğiniz bir şey değil. Hem rol değiştirmek, hem dekor ve kostümü değiştirmek ve bunu yaparken öte yandan oyunun müziğini yapmak. O anlamda çok sancılı fakat zevkliydi. Ben oyuncu olarak da kendi defolarımla yüzleştiğimi düşünüyorum. Bazen oyuncu olarak bir takım şeylere tutunuyoruz, güvenli sularımızda kalabiliyoruz. Bu anlamda kişisel serüvenimde büyük faydası olduğunu düşünüyorum.

Oyuncular sahnede Arturo Ui’ yi ve Dougsbrough’u dönüşümlü oynuyor. Aynı rolü farklı farklı kişilerin canlandırması size neler kattı?

Aşkın Şenol: Oyunun rejisi anlamında baktığımızda ve Ümit Aydoğdu’yla ilk konuştuğumuzda ortaya şöyle bir şey çıktı: Bir insanı mesela Hitler ‘i faşist olarak suçlamak yeterli mi? Evet, doğru kesinlikle faşist ama bir tek o mu faşistti? Hepimizin içinde bunlardan bir parça yok mu? Bu hem üslubu da biraz belirleyen bir şeydi. Zaten hepimiz son sahnede  Ui oluyoruz. Farklı  sahnelerde de Ui oluyoruz . Dougsbrough’u da dört arkadaş oynuyoruz. Bu da izlerken seyirciye daha dinamik bir hava veriyor hem de rolün kişisine kapılıp yorum yapmayı da engelliyor. Bizim deneyimlerimizse ortak bir şey bulmak üzerineydi. Dougsbrough’nun konuşma tarzı ve ya Hitler’in hareketlerini alıp devam ettirmek bir oyuncu için zor. Arkadaşımızın getirdiği yerden alıp biraz daha ileriye götürmeye gayret ettik.

Deniz Özmen
: Bireysel oyunculuk performansı açısından değerlendirirsek bir karakteri yaratıp onu devam ettirmek bütün bir oyun içerisinde tutmak gibi bir amacımız yoktu. Bu her şeyi bir arada yapmanın farklılığı aslında çok enteresandı . Herkes farklı farklı karakterleri oynuyor. Dekoru değiştiriyor, kostümünü giyiyor, müzik yapıyor ve oyunun başından sonuna kadar sahnenin üstünde oyunu , devam ettirmeye,  çaba harcıyor. Bu aslında çok farklıydı. Ui performansı değildi ya da Ui karakteri ve Hitlerle bağlantısını tek başına canlandırmak değildi. Oyunun tamamındaki oyunculuk performansı çok enteresandı .

1656243_598484663566903_1493236617_n

 

Hitler de Ui de aslında manipülasyona dayalı da olsa seçimle iktidara gelen insanlar. Bu da ister istemez biraz demokrasiyi sorgulatıyor. Gerek Brecht’in oyununda olsun, gerek 1930’ların Almanyası olsun gerekse günümüz Türkiyesi’nde bu tartışılan demokrasi kavramı üzerinden oyun ne gibi açılımlar sağlıyor?

Berk Yaygın: Bir laf var ya ” Seçim bir şey değiştirecek olsaydı yasaklanırdı” diye. Oyuna bakınca da yönetim şeklinin adı ne olursa olsun altında başka işler döndüğünü algılıyorum. Belki bir faşist yönetimde yaşayıp da en azından bu güne göre çok daha mutlu bir hayat da sürebilirdim ya da adı demokrasi olan bir sistemde çok faşizan bir toplulukta da yaşıyor olabilirdim. Dolayısıyla insanlara yukarıdan bakan ” Bakın size şimdi doğru yolu göstereceğiz, gidin oyunuzu şu partiye verin” gibi bir yaklaşım yok. Aslında yoğun olarak oyun, bir sistemden bahsediyormuş gibi dursa da insanın içindeki bir şeyden bahsediyor. Temel olarak da oyunun “şartlar ne olursa olsun, bazı şeyler bizi belli bir tarafa yönlendiriyor. Adının demokrasi olmasına yani ambalajına çok aldanmayalım, başka bir çıkar ve ilişkiler ağı var. ” dediğini düşünüyorum.

Fatih Koyunoğlu
:  O açıdan baktığınızda çerçeveyi aileye çevirdiğinizde Ui ailenden biri de olabilir. Yani tek bir kötüye günahı atıp, hepimiz ” Başımızda şu olmasaydı, babam böyle olmasaydı, matematik hocam olmasaydı hayatım çok daha güzel olurdu” gibi arabesk hikayelere sığınabiliyoruz. Fakat en basitinden trafik polisiyle bile kurduğun ilişki riyakarlık üzerinden “Memur bey bişey yapamıyor muyuz?” dan bahsediyorsan sonra direkt bütün suçu trafik polisine de yükleyemezsin. Koşulların değiştiği zaman insanın değişebileceğine inanıyorsan en başta kendi koşullarından başlamalısın. Kurtuluş tek başına olamaz, koşulların değişmesi gerekir.

1959415_601099419972094_1893525904_n

         ÜLKE İLERİYE GİTSE DE İNSAN İLERİYE GİTMİYOR
-Faşizm kendisini insanlığa tek kurtuluş olarak sunuyor. Bunu sunarken de aslında şiddet yoluyla yapıyor. Önce güvenliğini tehdit edip sonra da güvenlik için elzem olduğunu iddia ediyor. Oyunda belki de en çarpıcı işlenen önermelerden biri de buydu. Bu konudaki görüşleriniz nedir?

Berk Yaygın: Biri böyle bir yalan söyleyebilir. Bu yalanı söylemek bedava ama inanmak maliyetli. Kötü olan bir yönetim sisteminin devam etmesi için bana ve benim kötülüğüme ihtiyacı var. Mesela Amerika süper güç, gelişmişlik açısından en uç noktadaki kişiler onların en iyi durumda onların olmaları gerekiyor diye bir mantık güdebilirim. Ama bakınca çok kötü durumdalar. İnsan olarak baktığında kötü yaşam şartları var. Ülke ileriye gitse bile insan ileriye gitmiyor. Bütün bu sistem cehaletin üzerinden besleniyor. O yalan bedava ama otuz beş yaşında bir insanı o yalana inanacak duruma getirmen için çok bedel ödemiş olman gerekiyor.

Fatih Koyunoğlu:Tabii bireysellik de var. “Sen en önemlisin. Sen kendini sevmezsen hiç bir şey önemli değil” yaklaşımı. Oyunun sonunda “Amaan canım, benim bu olup bitenle ne alakam var?” demeni istiyorlar.

75678_593504867398216_129599396_n

Belki de toplumda en çok çürüme yaratan durum emniyet ve adalet kurumlarının satın alınması ve içlerinin boşaltılması. Ağzında para tomarıyla konuşmaya çalışan hakim bu anlamda müthiş bir göndermeydi. Herhalde bu sadece 1930’ların Almanyası için değil tüm modern toplumlar için geçerli bir tehlikeli durum.

Çetin Kaya : Adalet herkes için gerekli. Eğer elinizde yetki varken adaleti kullanmıyorsanız yarın öbür gün size lazım olabilir. Şu anda birileri düzgün kullanıyor ya da kullanamıyor, devamlı bir görev değişikleri görüyoruz. Yarın başka bir adalet anlayışı da onların yerlerini değiştirip duracak. Aslında doğru olan gerçek ve tek bir adaleti birilerinin uygulaması. Adalet doğrudur, tektir ve birileri onu uygular. Ama bizde tam tersi şekilde seyrediyor. Yarın öbür gün de başka bir adalet uygulaması okları başka bir yöne çevirebilir.
Ayça Koyunoğlu: Oyun da  bunun dersini veriyor. Arturo Ui, bu şehirde herkesin hayatı tehlikede diyor. Adalet korunaklılık ve güvenlilik hissi verir. Ama şu anda pek mümkün olmuyor.

Aşkın Şenol: Biz epeydir öyle hissedemiyoruz. Bütün ömür boyunca da diyebiliriz. Çok uzun zamandır böyle olduğunu düşünüyorum. Duyuyorum ve öyle korkunç demokratik bir düzen zaten yok. Benim bir arkadaşım Fransa’ da fotoğraf makinesiyle dolaşamadığını, çalacaklarından çekindiğini söyledi. Tükiye’de çok rahat gezebiliyormuş. Tabii bunu Fransızca söyledi ben çevirdim (gülüşmeler). Biz aslında mağara duvarlarına resimler çizen insanlarız. İnsan en başta gitti bizonları avladı birileri de mağaraya çizdi bu olayları. Brecht’te 1940’larda böyle bir olay oldu bunu yazdı. Emin olun yirmi sene sonra da bunu söyleyeceğiz. Otuz sene önce de bunu söylüyorduk. Başka bir dünya belki de mümkün ama herkesin vicdanıyla alakalı bir durum.

İzleyici tepkileri nasıl peki ?

Fatih Koyunoğlu: Benim en beğendiğim seyircisi tepkisi 17 yaşında bir kızdan geldi. Twitter’a “Kahrolsun bağzı çerçeveler”demiş. Çok hoşuma gitti . Bize güzel tepkiler geliyor, Brecht ‘ e güzel tepkiler geliyor.”Kahin misin Brecht” diyenler de çok acayipti. belki bunu Brecht’ e iletemiyoruz belki damadına iletiriz. (gülüşmeler) Ümit Aydoğdu rejisine, Barış Dinçel’in dekor ve kostümdeki pratik geçişlerine, hepsine ayrı ayrı iltifat alıyoruz. Oyuncuları da ayırmadan genel bir  övgü almasıAydoğdu’nun oyunun yapısı itibariyle denk düşüyor.

–kutu —
KİŞİLERİN YOKTUR BİR ÖNEMİ , ÇERÇEVEDİR VAR EDEN O DÖNEMİ . SİZ DE GÖRÜN RESMİ DEĞİL ONU İÇİNE ALAN ÇERÇEVEYİ

RÖPORTAJ : AYÇA ZEYNEP GENÇ – AYDIN YILDIRIM 

1 YORUM

  1. Thank you for any other informative blog. The place else may
    I am getting that type of information written in such an ideal method?
    I have a project that I’m simply now operating on, and I’ve been at the glance out for such information.

Bir Cevap Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.