RENGİN UZ : YA BU DÜZENE UYACAKSIN YA DA…

0

Çolpan İlhan-Sadri Alışık Tiyatrosu, iddialı bir yapımla çıkıyor seyircinin karşısına; Filmi beş dalda Oscar kazanan, Jack Nicholson’un muhteşem yorumu ile aklımıza kazınmış, Ken Kesey’in ‘Guguk Kuşu/ Kafesten Bir Kuş Uçtu’oyununu sahneliyor. Şakir Gürzümar’ın rejisi ile, sezonun en iyi yapımlarından birini izleyeceksiniz.

 

RENGİN UZ
RENGİN UZ

Sadri Alışık Tiyatrosu Oyuncu Ödülleri seçici kurul üyeliği yaptığımdan bu yana, bu tiyatronun sahnelediği oyunları seyrettim ama hiç yazmadım. Bilinçli olarak görmezden geldim. Oyunu veya herhangi bir oyuncuyu övsem, ‘ Tabii kendi tiyatrosu ‘ denmesinden daha çok kendimce de etik bulmadım. Ancak, Sadri Alışık Tiyatrosu kaç sezondur üst üste hep başarılı yapımlara imza atınca, ben de hep sessiz kalınca, bu kez haksızlık yaptığımı düşünmeye başladım. Hele ‘Guguk kuşu’ nu izleyince kendi kendime ‘ Ortada kaç tane işini doğru dürüst yapan özel tiyatro kaldı hele böylesine büyük prodüksüyonların altına imza atan…’diyerek kuralımı bozdum. Madem içimi döktüm devam etmek ve kafamın takıldığı bir konuya daha değinmek istiyorum. Biz kendi kurumumuzun oyuncularına doğal olarak ödül veremiyoruz. Ama nedense Afife jürisi de Sadri Alışık Tiyatrosu’nun oyunlarını ve oyuncularını inatla görmezden geliyor. Yıllardır hiç mi aday çıkamazdı bu tiyatrodan? Küçük Adam Ne Oldu Sana’da ve geçtiğimiz sezon (halen de devam etmekte) Kafkas Tebeşir Dairesi’nde çok başarılı olan Songül Öden yok sayıldı. Yine aynı oyunda alkolik rahip Azdak’ta harikalar yaratan Levent Ülgen’in adı bile anılmadı! İlerleyen yaşına ve sağlık sorunlarına rağmen, tiyatro çalışmalarını hiçbir zaman bırakmayan, sahnede dimdik duran Çolpan İlhan’a bir Onur Ödülü çok görüldü. Tamam ödüller görecelidir ve en büyük ödülü de seyirci verir ama yine de kafama takıldı işte!

Bu sezon, sevgili Çolpan İlhan’ın aramızdan ayrılmasıyla, tiyatronun adı Çolpan İlhan&Sadri Alışık Tiyatrosu olarak değişti. Bu yeni oluşumun ilk oyununu doğrusu merak ediyordum. Kerem mutlaka iddialı bir yapım seçecekti ki öyle de yaptı. Yine de ‘Guguk Kuşu’ adını duyduğumda şaşırdım. Bu kült filmin yıllar sonra tiyatrosunu yapmak büyük bir sorumluluk, büyük bir cesaretti.

Guguk Kuşu/ Kafesten Bir Kuş Uçtu, orijinal adıyla ‘One Flew Over the Cuckoo’s Nest’ 1975 yılında, Milos Forman’ın, Ken Kessey’in romanından uyarladığı çok ünlü bir filmdir. Filmin başrolünü, Randle Patrick McMurphy’yi oynayan muhteşem Jack Nicholson bu filmde özdeşleşmiş ve ilk Oscar ödülünü de bu rolle almıştır. Ondan sonraki bütün filmlerinde Jack Nicholson benim için biraz McMurphy kalmıştır. 9 dalda Oscar’a aday gösterilen film, baş hemşire Mildred Ratched rolüyle Louise Fletcher’e ‘En İyi Kadın Oyuncu’, Yönetmeni Milos Forman’a ‘En İyi Yönetmen’ Oscar’ını kazandırır. Ayrıca, En İyi Film ve En İyi Uyarlama dallarında da Oscar’ı kucaklar. Guguk Kuşu, tüm zamanların en iyi yapımlarından biri olarak tarihe geçer. 1993 yılında, Amerika Birleşik Devletleri Kongre Kütüphanesi tarafından Kültürel, tarihi ve estetik olarak önemli filmler arasına seçilir ve ABD ulusal film arşivinde saklanması uygun görülür.

10887728_10152710265509611_314635361_n

Aslında filmi görmeyenimiz yoktur ama kısaca hatırlatmak gerekirse, bir akıl hastanesinde geçer. Her türlü kavgaya karışmaktan, her türlü ahlaksız davranıştan ve tecavüzden dolayı tutuklanmış, asayiş bozmakta üstüne olmayan kumarbaz McMurphy, tutuklu olduğu cezaevinden, daha rahat edeceğini düşünerek, deli taklidi yaparak akıl hastalarının yanına sevkedilir. Kendi kurallarıyla yaşayan tam bir serseridir bu adam. Onun gelişiyle birlikte despot baş hemşirenin kurallarıyla idare edilen hastanede dengeler birden değişir. Önce kumar masaları kurulur, ilaç saatleri protesto edilir, içkili parti bile verilir! McMurphy’nün özgür ruhu, sonsuz cesareti ve başına buyruk davranışlarıyla, idareyi baş hemşirenin elinden alır. Onun bu özgürlük sevdası ve başkaldırısı bulaşıcıdır. McMurphy, beyinleri ilaçlarla uyuşturulmuş hastalar arasında her an patlamaya hazır bir bomba gibidir. Üzerlerine ölü toprağa serpilmiş olan delilerin arasında en büyük değişimi, sağır ve dilsiz olduğu düşünülen yarı Amerikalı yarı Kızılderili Şef Bromden yaşar. Bu gerilimli ve neşeyle karışık başkaldırı hareketi, Mc Murphy ve hemşire arasında çokça hüzünlü bir savaşa dönüşür. Artık ortalıkta bornozla dolaşan ve tüm ikazlara rağmen durumunun ciddiyetinin hiçbir şekilde farkına varmayan bir adam vardır. McMurpy, sürüye ayak uydurmamanın cezasını çok ağır ödeyecektir.

ZORU BAŞARMAK

Zorlu Center Drama Sahnesi’nde sahnelenen Sadri Alışık Tiyatrosu yapımı ‘Guguk Kuşu’na doğrusu biraz ön yargıyla gittim. Filmini birkaç kez izlemiş, Jack Nicholson’a bayılmış, tiyatroda da müşfik Kenter’i McMurphy olarak alkışlamış bir Guguk Kuşu fanatiği olarak bu ön yargım hoş görünebilir! Ancak oyun, daha en başında, soğuk, gri, metal sahne tasarımıyla beni içine aldı. İlk yarıda tempo biraz düşük olsa da ikinci yarıda toparlandı. Şakir Gürzümar’ın kalabalık sahneleri yönetmekteki hünerini ‘Ölüleri Gömün’ oyunundan hatırlıyorum. Sinematografik bir reji anlayışı ile Guguk Kuşu’nu tiyatro sahnesinde sıkıcı olmaktan kurtarmış. Sahne düzeni tıkır tıkır işliyor. Görsel olarak çok doyurucu. McMurpy ve hemşire Ratched arasındaki gerilim çok iyi yansıyor. En önemlisi de, ‘Acaba güme gider mi? diye düşündüğüm gerilimli kalabalık sahneler gerçekten çok iyi kotarılmış. Sahnenin her köşesi kullanılmış, her oyuncu kendi oyununu kurmuş ve hepsi birlikte ahenkli bir bütünlük sağlıyor. Kimse kimsenin oyununu engellemiyor. Ayrıca Şakir Gürzumar, deneyimli oyuncularla genç kadroyu çok iyi harmanlamış ve ortaya çok başarılı bir ekip çalışması çıkmış.

Kerem Alışık, yenilikleri, riskleri sever. Mc Murphy rolünü 20 yıldır sahneye adımını atmamış ve topu topu sadece iki oyunda rol almış Oktay Kaynarca’ya vermesi bunu doğruluyor. Nicholson’un harikalar yarattığı rolü Oktay Kaynarca oynuyor! Oyuna giderken en büyük soru işaretim buydu. Peki Kaynarca nasıl oynuyor? Buna geçmeden önce Kaynarca’nın tiyatro geçmişini anımsatmak isterim. Çünkü çoğu seyirci için Oktay Kaynarca iyi bir dizi oyuncusu olabilir ama o aslında İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı Tiyatro Bölümü’nden mezun. Ve okulu bitirir bitirmez, 1991 yılında, Zuhal Olcay, Haluk Bilginer, Derya Alabora ile ‘Kan Kardeşler’ müzikalinde rol aldı. Üç yıl sonra, yine Tiyatro Stüdyosu’nda sahnelenen ‘Derin Bir Soluk Al’ oyunu ile ‘Avni Dilligil En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Ödülü’nü kazandı. Ama ne yazık ödüllü tiyatrocu sonraki yıllarda, televizyon teklifleri cazip gelince, kazancı da iyi olunca dizilere ağırlık verdi. Bu sektörün aranılan oyuncusu oldu, yarışma ve müzik programları da sundu. Ta ki dizi sektörü ciddi bir krize girene kadar. İyi tiyatrocuların, dizi kervanına katılıp tiyatroyu tamamen hayatlarından çıkarmaları bana ters geliyor. Çünkü tiyatro sahnesi tılsımlıdır, oyuncuyu diri tutar ve özlenir. İşte o yüzden sadece tiyatro yapan, tiyatro düşünen ( ne mutlu ki sayıları devamlı artıyor) idealist gençleri çok seviyorum ve takdir ediyorum. Neyse konudan sapmadan, Oktay Kaynarca’nın McMurphy’sine gelelim. Kaynarca, onca yıl aradan sonra, fizik olarak da güç ve esneklik gerektiren rolüne belli ki çok çalışmış, çok asılmış. Onun, yani yönetmenin McMurphy yorumu daha dinamik, daha eğlenceli. Bana fazlaca gülmeye sığınıyor gibi geldi ama sonuçta prömiyerde izledim, mutlaka daha oturmuştur. Kısaca söylemek gerekirse, Oktay Kaynarca umduğumdan çok iyiydi ve sınıfı geçti!

10934221_10152710265504611_248136969_n

Gaddar, acımasız, otoriter, düzenin bekçisi baş hemşire Ratched rolünde Deniz Uğur var. Buz gibi soğuk, ruhsuz, her hali ve tavrıyla insanlıktan en küçük nasibini almamış olması gereken hemşirede bana yorumu yumuşak geldi. Daha doğrusu yer yer öyle geldi. Belki Louise Fletcher’in o donuk duvar gibi yüz ifadesi hala hafızamda olduğundan. Kızılderili Şef Bromden rolünde Galip Erdal’ı seyrettim tüm heybetiyle. Ama ne yazık ki daha ilk gece tam bir iş kazası geçirdi, kafesten uçarken, ayağını kırdı. Sen onca zaman prova yap, bir rolü layıkıyla çıkart sonra da mecburen veda et. Gerçekten talihsizlik. Kendisine acil şifalar diliyorum. Şimdi, Galip Erdal’ın yerine Bahattin Doğan oynuyor. Nispeten akıllı delilerden Cheswick rolünde Kevork Türker, tiyatroda sessiz ve emin adımlarla yürümeye devam ediyor. En aklı başında konuşmaları yapan Harding’de Levent Can göz dolduruyor. Genç oyuncu Yiğit Pakmen’i (Billy) çok beğendim. Abartıya son derece uygun rolünü çok doğru oynadı. Genç bir ismin özellikle altını çizmek istiyorum; Onur Yenidünya (Ruckly). Hiç konuşmayan- neden bu halde olduğunu sonunda öğrendiğimiz- ve neredeyse 2 saat boyunca, pencere pervasına asılı kalarak İsa pozunda duran Onur Yenidünya. Çok zor bir iş yapıyor, sözsüz rolünü, hiç rol çalmadan ama oyundan bir saniye bile kopmadan yorumluyor.

 

gguk kuşu isa

Ve her parmağında ayrı marifet Tuba Ünsal, McMurhy’nin düzenlediği sürpriz partiye katılan fahişe Candy rolünde. Deli dolu, güzel, eğlenceli. Başarısı doğallığında. Candy’e göre daha deneyimsiz olan fahişe Sandra’yı oynayan Gamze Uçar, sahnede küçük şirin bir biblo gibi. Ve Kayhan Yıldızoğlu .Oyun boyunca tekerlekli sandalyesinden hiç kalkmayan Albay Matterson’a hayat veriyor. Hem de nasıl…izlemeniz gerek. Çok büyük saygı duydum. Ne mutlu bu yaşta (78) sahnede olabilmek.

Dale Wasserman’ın uyarladığı, Bilge Koloğlu’nun Türkçeye kazandırdığı Guguk Kuşu’nun sahne tasarımını yapan Şirin Dağtekin Yenen’i özel kutlamak gerekir. Oyuna yaptığı, derinlik kazandıran tasarım, oyunculara ve rejiye büyük kolaylık kazandırmış . O gri kasvetli hastane havasını çok iyi yansıyor. Dekor, her yanında oyun vermeye elverişli. Yine kendisinin elinden çıkan kostümler de başarılı ama Deniz Uğur’un ayakkabına takıldım. O topuklu zarif ayakkabı, delilerle uğraşan böylesine sert bir hemşirenin giyeceği ayakkabı değil kesinlikle. Fazla şık, fazla iddialı. Kadınlığını hatırlatmayacak, dolgu topuk, tapon ve kaba bir ayakkabı bu kadına daha çok yakışırdı. Ama zaten kıyafeti de zarif, incileri de eksik değil! Cafer Yiğiter imzalı ışık tasarımı, oyunun atmosferini güzel biçimde tamamlıyor.

GUGUK KUŞU KAPAK

Guguk Kuşu biraz uzun ama sıkmıyor. Oyun süresince, delileri sistem mi yaratıyor? Kim deli kim akıllı? Dışardakiler mi deli, içerdekiler mi? Zaten içersi dışarısının bir yansıması değil mi? Akıllı geçinenler de deli dediklerimiz de, kurallarını otoritenin koyduğu belli bir sistemin içinde yoğrulmak zorunda kalmıyor mu? gibisinden sorularla haşır neşir oluyorsunuz…Dayatmacı ve kuralcı bir düzene karşı gelmek, sürüden çıkıp özgür bir birey olarak kendini ifade etmek isteyenler karanlık ve faşist ruhlarla savaşmak zorunda kalıyor.

Çolpan İlhan-Sadri Alışık yapımı Guguk Kuşu, özenle çalışılmış, çok emek verilmiş büyük bir prodüksiyon. İyi yönetilmiş, iyi oynanıyor. Tüm emeği geçenleri kutluyorum. Sevgili Kerem, bu kez de başardın.

Yıllardır, tiyatroyla, ödüllerle, anneciğinle el ele vererek babanın anısını yaşattın. Şimdi sıra, anneni de yaşatmakta…Yalnız değilsin. En iyisini yapacağına eminim.

Annen baban seninle gurur duyuyordur.

Bir Cevap Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.