İki yıl önce kurulan Tiyatro Dünyası Oyuncuları, ülkemizde Haldun Dormen’in tanıtıp sevdirdiği fars geleneğini sürdürüyor. Michael Cooney’in kaleme aldığı ‘Olacak Şey Değil’ gülmeyi garanti ediyor. İçimizin karalar bağladığı bu dönemde daha ne olsun!
Farsın ustası Ray Cooney’i, Dormen Tiyatrosu’nda tanıdım. ‘Hangisi Karısı’ sıydı ilk izlediğim oyunu. Sahnedeki trafikten, kargaşadan, yalandan dolandan, açılıp kapanan kapılardan, çalan telefonlardan, sonsuz tempodan başımız dönmüş, ardı arkası kesilmeyen yanlış anlamalar sonucu iş çığırından çıkmış, kahkahalarımızı tutamaz olmuştuk. Sonra, Kaç Baba Kaç, Karmakarışık, İkinin Biri oyunları geldi. Cooney, daha çok eşlerini aldatan ve zor durumda kaldıkları için yalan söyleyen erkekler üzerine kuruyordu oyunlarını. Haldun Dormen hem çevirip hem sahneye koyduğu Ray Cooney oyunlarında, Metin Serezli ile muhteşem bir çift olmuşlardı.
Fars geleneği devam ettirmek için yola çıkan bir topluluktan, ‘Tiyatro Dünyası Oyuncuları’ndan söz etmek istiyorum. Topluluğu, iki yıl önce, Tiyatro Dünyası portalının kurucusu ve editörü olan Can Törtop kurdu. Bana bu tiyatro projesinden söz ettiğinde, bunun zor bir iş olduğunu çok iyi düşünmesi gerektiğini söylemiştim söylemesine ama adım gibi biliyordum ki Can tüm zorluklarını bile bile soyunacaktı bu işi. Yaptı ve başardı. Bana göre başarmasındaki en önemli etken, çizgisi olan bir özel tiyatro olarak yola çıkması. Seyirci, Tiyatro Dünyası Oyuncuları’na kaliteli güldürü izlemek için gidiyor. Biz oyunu Profilo’da seyrettiğimiz gece sadece son birkaç sıra boştu. Çok sevindim.
Tiyatro Dünyası Oyuncuları’nın ilk oyunu, Ray Cooney’in ‘Arapsaçı’ oyunuydu. Bu sezon da, Michael Cooney’nin yani oğlunun oyunu olan ‘Olacak Şey Değil’i seçmişler. Oyunu dilimize, bu işin ustası Haldun Dormen çevirmiş. Doğrusu oğul Cooney, babasınden hiç de aşağı kalmamış. Bol saçmalık bol kapı içeren bu oyunları yazmak matematiksel bir zeka ister. Michael Cooney de bu zeka mevcut ve onu bu oyunda babasından ayıran en önemli özellik, adamın karısını bir başka kadınla değil de sahte evraklarla aldatıyor olması!
Farsın, yani durum komedisinin seyirciye vaat ettiği kesin bir şey varsa o da ‘Ne kadar saçma, bu kadar da olur mu ? demeden güldürmektir. Hiç bir mantığı yoktur, durumu kurtarmak için söylenen bir yalan diğerini doğurur ve birden farsın bu karmakarışık dünyasının içinde çekiliverirsiniz. Tiyatro Dünyası Oyuncuları’nın sahnelediği ‘Olacak Şey Değil’ oyununda, adından da anlaşılacağı gibi, olacak şey değil denilenler bir bir oluyor; İki yıl önce işinde atılan ama bunu eşine söylemek ve başka bir iş bulmak yerine, dolanbaçlı yollardan hayatını kazanmayı seçen Eric Swan’ın başına neler neler gelmiyor ki! Eski kiracısına gönderilen işsizlik çeklerini almaya başlayan Swan, sahte belgelerle, hayali isimlerle bu yalanını sürdürür. Bu kadarla da kalmaz, gönderilen sağlık ürünlerini George amcası ile birlikte pazarlar. Saf komşu Norman ise tüm bu dönen dolaplardan habersiz birkaç gün sonra gerçekleşecek evliliğinin hayaliyle yaşamaktadır! Ama, o gün o evde, onun da başına neler neler gelmez ki! Birden üç kağıtçı arkadaşı Eric’in ortağı durumuna düşer. Nişanlıs,ı Swan’ın ölümüne ağlarken o kadın kılığında, sarı peruğuyla karşısına çıkar…George amca, yarı çıplak ve yarı ölü olarak ortalıkta dolaşır! Bir imza için eve gelen sosyal sigorta görevlisi, zil zurna sarhoş olur, Eric’in karısı Linda, sandıkta kocasının sakladığı travesti kıyafetlerini bulur! Eric sürekli topallamak zorundadır! Doktor, evin erkeğiyle ilgili çok büyük bir sır keşfetmiştir! Evdeki sosyal görevliler, aslında orada hiç görevi olmayanlar, ne görevi olduğunu bile bilmeyenler…Her dakika başka kimliğe bürünenler…Bir curcunadır gider…
BU EKİP İYİ İŞLER YAPAR
Olacak Şey Değil’i Can Törtop sahneye koymuş. Farsın baş döndürücü temposunu iyi yakalamış. Tatlı tatlı günümüze göndermeler de yapmış. Hani biz hemen her gün ‘ Olacak şey değil’ diyoruz ya ve işte gözümüzün içine baka baka olduruyorlar ya! İşte onları da serpiştirmiş oyuna. Ama dozunda, hiç abartmadan, seyircinin gözüne sokmadan. Can Törtop, oyunu yönetmekle kalmamış saf komşu Norman rolünü de üstlenmiş. Bu tarz oyunları hem yönetmek hem oynamak hiç kolay değil. Ama başarmış. Olayların içine istemeden çekilen komşu Norman’da çok sevimli. En önemlisi de güldürmek için özel bir çaba sarfetmiyor. Farslarda durum zaten gülünç olduğundan bir de oyuncu abartırsa çok itici oluyor. Beni en çok şaşırtan ise Eric Swan rolündeki Berke Hürcan oldu. Neden dersiniz, geçen yıl ‘Arapsaçı’nda katı bulmuştum, devamlı ezberini düşünür gibi bir hali vardı. Türkiye’nin bu ilk Best modeli tiyatro oyuncusu, hele fars oyuncusu olarak içime sinmemişti. Ama bu kez olmuş, sahnede bambaşka, yakışıklılığın altında ezilmemiş, kendinden emin, oyunun tadını çıkardan bir Berke Hürcan var. Demek ki çok çalışınca oluyor.
Farslarda, yalan ortaklığı yapılan partnerle uyum sağlamak, paslaşmak önemlidir. Can Törtop’la Berke Hürcan iyi bir ikili olmuşlar. Linda’yı oynayan Ümmühan Kıldiş, 8 yıl Tevfik Gelenbe gibi bir ustanın tiyatrosunda çalışmış, bu türe daha yakın bir oyuncu. Kabare Dev Aynası’nda Can Törtop’la birlikte oynamışlardı. Arkadaşı tiyatroyu kurarken onu yalnız bırakmamış yola birlikte çıkmışlar. Tiyatro Dünyası Oyuncuları için bir kazanç. Dr Chapman ‘ı oynayan Can Mutluca ve George amca rolündeki Ferhat Balaban, Can Törtop’un Fazla Mesai Tiyatro Grubu’ndan öğrencileri. Sigorta’dan gelen görevli Bayan Sally, Hande Melek, Şahika Tekand’ta eğitim görmüş. Eve imza için gelip başına gelmedik kalmayan Jenkins, yani Bülent Keser, iyi eğitmenlerle çalışmış, oyunculuğun beden diline önem veren bir oyuncu. Bunu rolüne yansıtıyor. Bayan Cooper, Demet Erdem, 10 yaşında TRT İstanbul radyosunda sunuculukla girmiş bu dünyaya. Fevzi Erden sanıyorum yolun daha başında. Rus nişanlı Brenda’yı oynayan Aga Jablonska’yı Rus zannettim ama Polonyalıymış. Varşova’da Psikoloji eğitimi almış, dört yıldır İstanbul’da, profesyonel manken, bir yandan da Can Törtop’un kursuna katılıp, tiyatro konusunda kendisini eğitiyor. Türkçesinin taklit olmaması çok güzel. Ama yoğun olduğu için, Belkıs Tuğcu ile dönüşümlü oynuyor.
Doğrusu çok hoşuma gitti. 15 yaşında amatör tiyatroya başlayan ama babası izin vermediği için Konservatuara gidemeyen Balıkesirli tiyatro sevdalısı gencin, Endüstri Mühendisliği okuduğu halde tiyatroda inat etmesi…Kendini, çeşitli tiyatro okullarıyla, kurslarıyla eğitip, oyunculuğu da bırakmadan eğitmen olup gençleri yetiştirmesi, tiyatro kurması…Özel Tiyatro’da anlaşan, birbirinin dilinden anlayan, birbirini seven bir ekip olursan, başarı merdivenlerden daha güvenli, daha sağlam çıkarsın..Tiyatro Dünyası Oyuncuları’nda bunu görmek de ayrıca hoşuma gitti.
‘Olacak şey değil’ dedik mi dedik…Güldük mü güldük… ‘Olacak Şey Değil’ dediğimiz ama bir biçimde illaki oldurulan ve bizi kahreden haberlerden iki saat için de olsa uzaklaştık mı uzaklaştık, daha ne olsun…
Sizin de yolunuz açık olsun sevgili Can Törtop ve Tiyatro Dünyası Oyuncuları…
RENGİN UZ
www.dirensanat.com