YAŞAR İLKSAVAŞ: GERİLİM HAVASINDA MÜTHİŞ BİR KOMEDİ: KURUSIKI

0

Bu yıl sahnelerimizde onlarca oyun sergileniyor ama komedilerin sayısı oldukça az. Komediler, her nedense, oldum olası, tiyatronun üvey evladı olmuştur. Tiyatro ödüllerinde bile, komedi-dram ayrımı yapılmadan önce, dram sanatçısı hep komedi sanatçısından önce gelmiş, tercih edilmiştir.

 

YAŞAR İLKSAVAŞ
YAŞAR İLKSAVAŞ

Molière’e gelene dek, hattâ Molière’den de sonra, hep bir komedya-tragedya tartışması sürüp gitmiştir. Tragedyanın yükseği ve alçağı olduğu, tragedyanın bu iki uç arasında gidip geldiği tartışılmış, kabul edilmiştir de, komedya hep aşağılanan bir tür olarak görülmüştür. Antik sanat düşüncesi içinde komedyanın hemen hiç yeri yok gibidir. Sözgelimi, Aristotales’in “Poetika”sında tragedya üzerine uzun çözümlemelere girişilir de, komedyayla ilgili bölüm birkaç paragrafı geçmez. Günümüzde de değişen çok fazla bir şey yok gibidir. Sanatın ciddî ve asık yüzlü olması gerektiği gibi bir kanı yaygınlaşmıştır sanki. Bulvar komedilerini, farsları, vodvilleri… yönetmek de, oynamak da o kadar zordur ki aslında. En küçük bir aksama, en küçük bir tempo düşüklüğü çok güzel bir komediyi bile izlenilmez kılabilir. Çok özel bir oyunculuk ve yetenek ister komedi oyunculuğu. Bu nedenle de Elhamra Tiyatrosu’nun, Dormen Tiyatrosu’nun, Nisa Serezli-Tolga Aşkıner Tiyatrosu’nun, Gazanfer Özcan-Gönül Ülkü Tiyatrosu’nun, Nejat Uygur Tiyatrosu’nun… apayrı bir yeri olmuştur. BKM de komediyi çok başarılı oynayan tiyatrolardan biri olarak kendisine haklı bir yer edinmiştir. Geçtiğimiz günlerde izlediğim Kurusıkı da bunun en güzel örneklerinden.

     Kurusıkı, Levent Kazak’ın oyun içinde oyun tekniğiyle yazdığı, olayları çok zekice kurguladığı, güldürünün yanında gerilim dozu da oldukça yüksek bir bulvar komedisi. “O Şimdi Asker”, “Neredesin Firuze” gibi filmlerin başarılı senaristi Levent Kazak bu kez çok iyi tanıdığı, inceliklerini iyi bildiği tiyatro sahnesi için yazmış. “Cam”dan sonra “Kurusıkı” yazarın kaleme aldığı ikinci tiyatro oyunu. Sürprizini bozmamak için oyunun içeriğinden söz etmiyorum burada. Levent Kazak yazar olarak da, yönetmen olarak da sahnede çok güzel bir tempo tutturmuş. Öyle Ray Coony oyunlarındaki gibi açılıp kapanan kapılar, insanı yoran koşuşturmalar yok sahnede. Yalnız hiç düşmeyen canlı bir tempo var. Oyun sırtını yalnızca durum komedilerine dayamamış, dilimizin inceliklerinden de yararlanarak güldürü elde edilmiş. Levent Kazak’ın rejisinde gerçek bir oyun birlikteliği sağlanmış sahnede. Replikler bir ping pong maçındaki top gibi havada uçuşuyor ama bir an olsun yere düşmüyor.

gokce-bahadir-650

Kurusıkı’nın beş kişilik, birbirini tamamlayan, birbirini destekleyen ve birbirinden başarılı bir oyuncu kadrosu var. Yapıt, oyun içinde oyun olduğundan her oyuncu adeta iki rolü birden oynuyor. Gökçe Bahadır ilk oyununda oldukça iddialı ve zor bir rolde seyirci karşısına çıkıyor. Magazin basında jartiyerli fotoğraflarıyla gündeme gelmesine bakmayın, Bahadır’ın böyle gündeme gelmeye hiç ihtiyacı yok. Dengeli ve rahat bir oyunculukla çok doğru olarak çizdiği “Melek” DID_1592karakterine can veriyor. Onun gündeme gelmesi için magazin değil, oyunculuğu yeterli.

Benim için sahnelerin en başarılı vodvil oyuncularının başında rahmetli Metin Serezli gelirdi. Rahat, dengeli, yumuşak oyunculuğu, çok başarılı geçişleriyle Mete Horozoğlu bana sevgili Serezli’yi anımsattı yer yer. O da yumuşak, bir an olsun oyundan kopmayan, her anı en ince ayrıntısında değerlendiren oyunculuğuyla oyuna damgasını vuruyor. Mete Horozoğlu’nu izlemek başlı başına bir zevk.

Selen Uçer ve Beyti Engin de hiç aksamayan bir tempoyla, yarattıkları sevimli karakterlerle yalnız başarılı oyunculuklar sergilemekle kalmıyor, oyuna renk de katıyorlar. Ve Bülent Alkış, can_4740_794x448Ali Osman karakteriyle toplumun vurdumduymaz, dünya yansa umursamaz bir tipleme çiziyor. Yarattığı tiplemeyle kısacık rolüyle akıllarda yer ediyor. Beş oyuncu da oyunculuklarının keyfini çıkartıyor, bu keyif seyirciye yansıyor ve oyundan alınan keyif daha da büyüyor.

Ekrem Reşid Rey, “Darülbedayi” dergisinin 34. Sayısında. “Niçin sanatı ciddî ve can sıkıcı bir şey kabul edelim? Tiyatro, 27706475denildiği gibi, bir gıda bile olsa, bunun sade siyah ve ağdalı salçadan ibaret olmaması lâzımdır. Biraz da, ara sıra, hafif, tatlı şeyler yiyelim…” diye yazıyordu. İşte, “hafif, tatlı şeyler” yemek, günün stresinden kaçmak, sorunlarınızdan iki saat için de olsa kurtulmak istiyorsanız, Kurusıkı aklınızda olsun.

YAŞAR İLKSAVAŞ

www.dirensanat.com

Bir Cevap Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.