Tiyatro dünyasında yaşanan tedirgin edici gelişmeler karşısında TOBAV (Devlet Tiyatrosu, Opera ve Balesi Çalışanları Yardımlaşma Vakfı) Yönetim Kurulu bir bildiri yayınladı. Ülkemizdeki siyasal iktidarla sanat arasında yaşanan gerilime dikkat çeken bildiriyi aynen aktarıyoruz.
Son günlerde Defne Halman’ın İstanbul AKM ‘nin açılması, sanatta sansürün kalkması ve Rumeli Hisarı Festival Alanına mescit yapılması üzerine sözleri üzerine siyasal iktidar adına Cumhurbaşkanı sert yanıt verdi. Rumeli Hisarı Festival Alanına cami yapılması konusunda “Kimin evinden kimi kovuyorsunuz?” dedi. Rumeli Hisarı Türkiye insanının ortak – tarihi mirasıdır. Bu ülke insanı kamplara ayrılmadığı sürece de Türkiye insanından başka birisinin evi olamaz. Ayrıca Defne Halman’nın bir oyuncu olarak yılladır sanat festivali yapılan bir alanın korunmasını istemesi onun mesleği ve misyonuyla doğrudan ilgili bir davranıştır. Bu meslek ve misyondaki insanların taleplerini belirtmesi gerekir ki siyasiler de onlardan öğrensin. Ortada bir yanlış anlaşılma var ise bu da karşılıklı diyalog ve pozitif çözüm arayışları ile ortadan kaldırılabilir.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları oyuncusu Levent Üzümcü’nün verdiği demeçler nedeniyle İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’ndan ihraç edilmesi konusuna gelince; bizler sanat insanlarının 657 Sayılı Memur Kanunu kapsamında değil kendi mesleki statülerini tanımlayacak evrensel yasalar ve o yasaların tanımlarına uygun hak ve hukukla istihdam edilmesini yıllardır savunan kişileriz. Ancak sanat üreticilerinin eser sahibi olmaları ve komşu haklarını elde etmeleri konusunda üretken olabilmelerini sağlayacak süreçte özerk olmaları konuları ülkemizde konuşulmuyor, çözüme kavuşturulmuyor. 657 Sayılı yasada düşünce özgürlüğü konusunda belli yumuşatma yapılmış olsa dahi bu sanat üretimi mesleklerinde bulunan insanların özerklik haklarıyla yine de buluşamaz.
Bu konuların evrensel uygulamalarına denk tanımlanması ve hakların tartışma götürmeyecek şekilde saptanması gerekir. AB adayı Türkiye Cumhuriyeti’nin bu adaylık sürecinde uyum yasaları kapsamında WIPO doğrultusunda düşünce üretmek, demokrasi kültürünü kurumsallaştırmak, yaşamın estetikselleşmesini sağlamak, yaşamın kalitesini yükseltmek ve toplumsal katmalar arasında ayrımcılıkla değil diyalogla problem çözümlemek konusunda sanat kültürünün yaygınlaştırılması önlemlerinin alınması gerekir. Bu önlemlerin alınması için sanat üreticilerinin misyonlarını tanımlayacak yasalar ve yasaların uygulanışıyla ilgili haklar birbiriyle bağlantılı olarak oluşturulmak zorundadır.
Bu problem çözücü çalışmaları yapmak yerine, belirsizlikler içerisindeki bu ortamda, ölçme ve değerlendirmesi kişilerin siyasi tercihleri ile oluşan ihraç kararları alınması yaşamın gelişme tabiatına aykırıdır. Kaldı ki Levent Üzümcü bir sivil toplum kuruluşu başkanıdır. Anayasanın kendisine verdiği haklar doğrultusunda görüş belirtme özgürlüğüne sahiptir. Sanat üreticisi kimliğiyle sahip olması gereken özerkliği ile bu kimliği buluştuğu zaman görüş belirtmesi en doğal hakkıdır. Levent Üzümcü’nün İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’ndan ihraç istemi siyasi bir istemdir.
Sanatsal alanda evrensel değerleri, hukuksal alanda anayasayı, etik anlamda ise demokrasi kültürünü hiçe saymaktır. Bütün bu özelliklerinden ötürüde estetik değildir.
Bizler alanlarımızın yetkin kişileri olarak siyasal iktidarın düşmanca değil dostça yaklaşımlarına gereksinim duyan yaratıcı, üretken, yurtsever kişileriz. Demokrasi kültürü konusunda Mevlana kadar toleranslı olmayı hem benimseyen hem de hak eden kişileriz. Siyasilerinde bizlere bu hoş görü ve bilinçle yaklaşmasını talep etmeyi de insanlığın var olduğu günden beri doğal bir hak olarak görmekteyiz.
Saygılarımızla.
TAMER LEVENT
TOBAV Yönetim Kurulu a.