Geçtiğimiz günlerde çok değerli bir sanatçıyı, bir dekor emekçisini, Osman Şengezer’i kaybettik. Operamızın, balemizin, tiyatromuzun ’Dekor-Kostümü’, duayeni Osman Şengezer…Çok yönlü muhteşem bir sanatçı, çok renkli bir kişilik, dost canlısı bir insan, zarif bir beyefendi.
Onu ilk ne zaman tanıdım diye düşündüm…80’li yılların ortasında Kenter Tiyatrosu’nda olmalı. Sanıyorum,Tennessee Williams’ın çok sevdiğim ’İhtiras Tramvayı’nın provasıydı. En net hazırladığım, sahnede, dekorun tam orta yerine oturmuş olan adamdı. İyice başını öne eğmiş, sanki bir şeyler yapıştırmaya çalışıyor, kafasını kaldırmıyor. Öylesine kaptırmış ki kendini yaptığı işe, beni hiç fark etmiyor. Dünya durmuş o anda onun için. Osman Şengezer bu adam. Yıldız Kenter ve Müşfik Kenter’in harikalar yarattığı oyunun çok başarılı dekor ve kostüm tasarımcısı. Sonradan, bir çok kez röportaj yapacağım, dekor ve kostümlerini alkışlayacağım, özellikle Yıldız Kenter’in ‘Ben Anadolu’ oyununa yaptığı dekor ve kostümünü hiç unutmayacağım, seveceğim, dost olacağım, Sadri Alışık Oyunculuk Ödülleri Tiyatro Seçici Kurulu’nda birlikte çalışacağım, yan yana oyun izleyeceğim, tartışacağım, güleceğim, rengarenk, heyecanlı, telaşlı ve sevecen adam. Operada, balede, müzikallerde koskoca dekorlara imza atan bu adam için heyecan her yerde hep aynı. Çünkü o işine aşık, kendini mesleğine adamış. Varsa yoksa ‘Dekor’, varsa yoksa’ Kostüm’. Dekor bitiyor, kostüm başlıyor Osman Şengezer için.
Osman Şengezer, 60’yı yılların başında Ankara’da başladığı meslek yaşamına, AST (Hiçbir zaman çalışmalarını unutamadığı hep özlemle ve gururla andığı) Ankara Deneme Sahnesi ve Meydan Sahnesi’nden sonra İstanbul’a geldi. Yaşamı boyunca kopmayacağı Özel Tiyatrolarla çalıştı; Dormen Tiyatrosu, Nisa Serezli-Tolga Aşkıner Tiyatrosu, Kent Oyuncuları, Dostlar Tiyatrosu, Hadi Çaman Yeditepe Oyuncuları ve son olarak da kurulduğu günden bu yana hep içinde olduğu Dilek Türker’in Tiyatro Ayna’sı. 1976’da girdiği İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nde 2007’de emekli olanı dek çalıştı. Baş dekoratör ünvanını aldı, ödüllerle taçlandırıldı. Oysa ne kadar mütevazıydı. Toplantılarımızda, ne zaman bir oyunun dekorundan söz açılsa, ‘ben anlamam ben basit bir boyacıyım’ derdi…
O boyacı, meslek yaşamına, opera, operet, bale, modern dans, tiyatro, müzikal, sinema ve TV çalışmaları dahil, 500’e yakın prodüksiyon sığdırdı. Yurtdışında İngiltere, Fransa, Almanya, Hollanda, Danimarka, Macaristan, Bulgaristan, Rusya, Amerika Birleşik Devletleri ve Kıbrıs da dekor ve kostümleri sahnelendi. Bunlarla da yetinmedi, sergiler açtı, kostüm eskizlerini, dekor maketlerini sergiledi. Dekor- Kostüm Osman Şengezer (1989), Yazılar (1993), Bence Dekor Kostüm (1999), Dekor ve Kostümlü Anılar (2008), Cumhuriyet Dönemi Türk Gösteri Sanatları Öncü Sahne Tasarımcıları (2010) kitaplarını yazdı. Bu meslekle ilgilenecek kuşaklara eşi bulunmaz çok değerli belgeler bıraktı. Bana da hepsini hediye etti sevgili dostum.
EN ÇALIŞKAN EMEKLİ
Emekli oldu da olamadı. Onun için yaşamak demek, hep dekor yapmak, kostüm yapmak, hep yaratmak, hep ürütmekti. Çalışmaya, ilk göz ağrısı Özel Tiyatrolar arasında koşturmaya devam etti. O koşturdukça biz sevindik, çünkü çalıştıkça ayakta duracağını biliyorduk. Geçen sezonun başında, Teşvikiye’de rastladığımda, nefes nefeseydi…Ayak üstü o tanıdık tatlı telaşıyla ‘Beş dakika sonra Haldun’la (Dormen) randevum var, geç kalırsam çok kızar’ dedi! Bakırköy Belediye Tiyatrosu’nda sahnelenen ‘Sokak Kızı İrma’nın dekor tasarımını yapmaya gidiyordu. Gala gecesinde de eminim yine en heyecanlı oydu.
Geçen Ekim ayında çok talihsiz bir kaza onu dekorlarından, kostümlerinden, sahnelerden, bizlerden kopardı. İnanamadık ama gerçekti. O yerinde duramayan adam yatağa bağlanmıştı. Bıcır bıcır, tatlı tatlı konuşan adam sessizliğe bürünmüştü. Çok üzüldüm. Hastanede görmeye gittim. Ziyaretçi yasağı vardı. Kız kardeşinden bilgi aldım sağlığı hakkında. Ameliyatlar geçirdi, umutlandık ama iyileşemedi, kalkamadı. Ve ‘kurtuldu’ demek doğru olur belki ama diyemedim, veda etti Osman, koca bir sezonu onsuz geçirdikten sonra. Çok değerli bir sanatçıyı, bir dekor emekçisini kaybettik. Kaç kişi farkında? Gazetelerde- o da bazı gazetelerde- küçük bir haber olarak yer aldı. Oysa, Osman Şengezer, dekorda kostümde bir markaydı. Hem de dünya çapında. Hakkında uzun yazılar yazılmalı, televizyon ekranlarında programlar yapılmalıydı. Ama doğru ya, yaşarken kim bildi ki kıymetini ?
Neysi ki Osman Şengezer’in kıymetini bilen kocaman bir opera-bale ve tiyatro ailesi var. Onun dekorları önünde oynamış, onun kostümlerini giymiş. Osman için Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde tören düzenlendi. Osman Şengezer, Şehir Tiyatrosu’na da yetişmişti emekliliğinde. Altı yıldır perde açan ‘Cabare’ oyununun o güzelim dekor tasarımı ona aitti. Ah o an içim bir kez daha yandı. Osman Şengezer’in vedası AKM’den olmalıydı. Galalarda, prömiyerlerde heyecanla iki dirhem bir çekirdek, merdivenlerinden koşarak inip çıktığı, konukları karşıladığı, sahnesinde alkışlandığı Atatürk Kültür Merkezi’nden. Osman oraya aitti benim için. Ama işte ah AKM gibi artık Osman da yok. Söyle bir baktım törende çevreme, ne kadar az genç vardı. Oysa gençlerin ondan öğrenecekleri ne kadar çok şey var. Herkes üzgündü, kimse inanamıyordu bir daha Osman’ın hayatlarında olmayacağına. O üzgün insanlardan biri olarak, Osman’ın bana kattığı renklerin silinmeyeceğine eminim…
Konuşmacılar arasında bir çok anı paylaştığı, birlikte uzun yıllar çalıştığı, eski arkadaşı balerin Meriç Sümen, sesi titreyerek, göz yaşlarıyla veda etti dostuna. Büyük bir samimiyetle anlattı Osman Şengezer’le olan yakınlığını. Mesut İktu ve Suat Arıkan, ilk sahne kostümlerini onun diktiğini anlattılar. Operada belki de Osman Şengezer’le en çok çalışmış olan Yekta Kara, dostunun çalışkanlığını, turnelerde, geç saatlere kadar çalışsa da sabah en erken onun hazır olduğundan söz etti. Tam 50 yıl süren bir dostluktu, Göksel Kortay ve Osman Şengezer’inki. Çok ağladı, zor konuştu. Geçmişi, bugünü, her gün telefonda dertleştiği biricik arkadaşı, Kerem’inin (Yılmazer) de yakın dostu yoktu artık. Törende, çok üzgün olan ve devamlı ağlayan bir başka isim de Dilek Türker’di. Onlar da sıkı dosttu, özel tiyatronun her zorluğuna birlikte göğüs germişlerdi. Bir de konuşamayan ama sessizlikleriyle çok şey anlatanlar vardı, Haldun Dormen ve Yıldız Kenter gibi. Alkışlarla, göz yaşlarıyla uğurladık Osman’ımızı…
Osmancım, biliyorum sen bütün dostların için özeldin. Hepsi seni çok sevdi. Kimiyle karşılıklı kadeh kaldırdın, kimiyle geceler boyu prova yaptın, kimiyle uzun turnelere çıktın, kimiyle koskoca bir hayatı paylaştın. Hep naziktin, hep bir yerlere yetişecek gibi telaşlı, hep hiperaktif. Ama yine de bir hüzünlü yanın vardı biliyorum bu telaşın ardına gizlediğin. Toplantılarda kıpır kıpırdın yerinde duramazdın. Bir konuyu konuşurken hemen bir başka konuya atlamaya bayılırdın. Bana da kızardın bazen, tatlı tatlı! Hiç unutmuyorum, bir gün hepimize Cumhuriyet Gazetesi getirip dağıtmıştın ‘mutlaka okumalısınız’ diye. Yıllar önce, Cihangir’deki o zarif evine geldiğimde bana kahverengi çay takımlarında servis yapmıştın. ‘Annem kahverengiyi çok sever’ demiştin. Hiç unutmadım. Benim annem de seni çok sever ve takdir ederdi. Puccini’nin Turandot operasında seni ne çok alkışlamıştık birlikte. Zaten tanıştırmıştım sizi AKM’de bir gala gecesinde. ‘Bence Dekor-Kostüm’ kitabını anneciğime imzalayıp vermiştin. Nasıl mutlu olmuştu. Bunun için sana teşekkür ettim ama bir kez daha etmek istiyorum Osmancım…Bu yazımı, Bodrum’da yazıyorum, bana buradaki ev için armağan ettiğin, Manon Lescaut, Macbeth ve Turandot afişleri karşımda, Dekor kostüm:Osman Şengezer…Ha unutmadan, sen sessiz yatarken, geçen ay bir ödülün daha oldu.Taksim-Bebek Rotary Kulübü, Sevgi-Saygı-Hoşgorü Tiyatro Ödüllerinde, seni Onur Odülüne layık gördüler. Hastalığında da senin için çok koşturan Akın Bey ödülünü alırken ayakta alkışladım.
Değerli dostum, seni uğurladığımız Harbiye Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu’nun kapısında, İstanbul Devlet Opera ve Balesi eski Genel Sanat Yönetmeni ve müdürü Yekta Kara’ya sarıldığımda, ‘ Rengin, seni ne kadar çok severdi…’dedi. Ah ben de Osman…ben de…
RENGİN UZ
www.dirensanat.com