Jean Genet’nin ünlü ve yazarını üne kavuşturan oyunu Hizmetçiler Bakırköy Belediye Tiyatroları’nda, seyrek de olsa, sergilenmeyi sürdürüyor.

yasar-ilksavar
YAŞAR İLKSAVAŞ

Hizmetçiler, Genet’nin gerçek bir olaydan, Papin Kardeşler Olayı’ndan esinlenerek kaleme aldığı tek perdelik, son derece etkileyici bir oyun. 1933 yılında Mans, Papin kardeşlerin işledikleri korkunç cinayetle sarsılır. Papin Olayı diye bilinen bu olayda Papin kardeşler, yanlarında yedi yıl hizmetçi olarak çalıştıkları evin hanımını ve kızını bıçak ve baltayla öldürmüşler, gözlerini oymuşlar, etlerini doğramışlar, bacaklarını kesmişler. Ama yazarı asıl etkileyen bu kardeşlerin zekâları, açık sözlülükleri, yalnızlıkları, gururları, birbirlerine karşı duydukları sevgi, onları cinayet işlemeye yönelten öfkeleri ve mahkeme karşısında kendilerini savunma güçsüzlükleri olmuş. Genet, kendi hizmetçilerini, Solange ve Claire’i yaratırken kendi düşlemlerine, yerleşik kurallara karşı çıkma zevkine, ölüm konusundaki görüşlerine uyan düşüncelerini büyük ölçüde kurgulamış,

Hizmetçiler, Genet’nin Sıkıyönetim’den sonra yazdığı ikinci, ama kendisini üne kavuşturan ilk oyunu. Aslında bir oyun içinde oyundur Hizmetçiler. Solange ve Claire hem kendi kimliklerini oynamakta, hem de kendi kimliklerinden çıkarak Hanım ya da birbirleri olmaktadırlar.

Claire ve Solange yanlarında çalıştıkları Hanım’dan hem nefret etmekte, hem de ona, konuşma tarzına, giyimine hayranlık duymaktadırlar. Yokluğunda başkaldırmakta, varlığında aşağılamalarına katlanmaktadırlar. Hanım da hem hizmetçilerini sevmekte, hem de bu insanlardan nefret etmektedir. Aslında salt sevgi ve nefret değil, aynı zamanda cinsel bir çekicilik, bağlılıktır onları birlikte tutan. Kızkardeşler Hanım’ın evde olmadığı her an tuhaf bir ritüeli grçekleştirir, hanımlarının elbisesini giyer, peruğunu takar, onu taklit ederler; ve her ritüelin sonunda onu boğar gibi yaparlar. Aslında bunun gerisinde yatan Hanım’dan kurtulma duygusudur. Ve bir gün kızkardeşler Hanım’ı gerçekten öldürmeye karar verir, ıhlamurunun içine zehir katarlar. Hanım, hapisten kefaletle serbest bırakılan sevgilisiyle buluşmak için hızla evden çıktığı için ıhlamuru içmez. Hanım’ın evden ayrılmasının ardından Claire ve Solange bu kez işleyemedikleri cinayetin oyununu kurar…

Hiç kuşkusuz Solange ve Claire’in kişiliklerinde Genet’nin kendisinden de çizgiler bulmak, yazarın, hizmetçilerin gerisinden, çılgınca, öfkeyle, alay edercesine ve hep başkaldırarak gülümsediğini duyumsamak mümkün.

CVTdeDTWcAAtgeg

  1. yüzyıl burjuvazisinin de bir eleştirisi olan bu çağdaş trajediyi Bakırköy Belediye Tiyatroları bir dil ustası olan Salâh Birsel’in çevirisinden oynuyor. Su gibi akan bir türkçeden izliyoruz oyunu, ne ki, “entari” gibi, “taharet musluğu” gibi kimi sözcüklerin rahatsız ettiğini de söylemem gerek.

Oyunu Oğuz Utku Güneş yönetmiş. Bu rejide Genet’nin vurguladığı kimi noktalar es geçilmiş, ya da altları belli belirsiz çizilmiş. Ama bir ödenekli tiyatroda sahneye konduğunu düşünürsek, bunun için yönetmeni suçlamamız mümkün değil. Bu oyunun bu haliyle bile oynanması yeterince önemli.

Sadık Kızılağaç’ın kostümleri, Hanım’ın tuvaletlerinin şıklığının yanı sıra oyuna yorum katan bir çalışma. Kızılağaç bu çalışmasında renkleri de konuşturmuş. Hizmetçilerin siyah elbiseleri ezilmişliği, silikliği temsil ederken, Hanım’ın tuvaletleri gerçek bir burjuva kadını yansıtmakta. Saflığın rengi beyazla, arzunun rengi kırmızıyı tercih etmiş. Solange’ın ölüme giderken beyaz tuvaleti giymesinin de ayrı bir anlamı var kanımca.

hizmetciler2

Hizmetçiler oyuncularına büyük olanaklar sağlayan, aynı zamanda oynanması oldukça güç oyunlardan. İki kızkardeşi, Claire ve Solange’ı yorumlayan Yelda Baskın ve Elif Ürse birbirleriyle son derece uyumlu, temposu hiç düşmeyen bir oyunculuk sergiliyorlar. Hem kendilerini, hem birbirlerini, hem de Hanım’ı oynarlarken kişilik değişimlerini çok başarıyla veriyorlar. Yine de Elif Ürse’nin bir adım öne çıktığı kanısındayım.

“Hanım” da çok önemli ve ağırlığı olan bir rol. Ama bu oyunda Nazan Koçak biraz silik kalmış. Daha sahneye adımını atarken dikkatleri üzerine çekmesi gerekirken öyle olmuyor. Burjuvazinin baskıcılığını, zayıfı ezmesini, Hanım’ın hizmetçiler üzerinde kurduğu, hizmetçileri öfkelendiren, sevgilerini nefrete dönüştüren yukarıdan bakışını, otoritesini, baskıcılığını yeterince göremiyoruz.

Hizmetçiler seyirciyi tedirgin eden, düşündüren, sorular sordurtan, tiyatroyu salt eğlence aracı olarak gören seyircinin değil ama, gerçek tiyatroseverlerin ilgiyle izleyeceği bir oyun.

YAŞAR İLKSAVAŞ

www.dirensanat.com

 

 

 

PAYLAŞIM
Önceki İçerikMÜSTESNA TİYATRO’DAN YEPYENİ BİR ‘KÜHEYLAN’
Sonraki İçerikRENGİN UZ:‘DEMİR’DEN AŞKLAR VE HAYATLAR…
YAZAR VE ÇEVİRMEN 1949 yılında İstanbul'da doğdu. Galatasaray Lisesi, Galatasaray İktisadî ve Ticarî Bilimler Akademisi'ni bitirdi. İşletme İktisadı Enstitüsü'nde master yaptı. Kom Tekstil ve Konfeksiyon Fabrikaları A.Ş.'de 29 yıl idarî ve malî işler müdürlüğü ve genel müdür muavinliği yaparak üst düzey görevlerde çalıştı ve aynı fabrikadan emekli oldu. Yaşamının uzunca bir döneminde İhsaniye Altsokak'ta, ailesiyle oturdu. Üniversite yıllarında tiyatro ve kitap eleştirileriyle denemeler yazmaya başladı. Sonra yalnızca tiyatro eleştirileri yazmayı sürdürdü. Yine üniversite yıllarında başladığı çevirmenliği de hiç bırakmadı ve 2000 yılında emekli olduktan sonra çeviriye ağırlık verdi. Yeni Gazete, Hürriyet, Dünya, Hürgün, Yeni Ortam, Gazette 13, Son Saat gazetelerinde tiyatro ve kitap eleştirileri, Cumhuriyet gazetesinde derleme ve derleme çevirileri yayınlandı. Hürriyet Gösteri, Tempo, Papirüs, Yeni Dergi, Yeni Ufuklar, Oluşum, Yeni İş Dünyası, Çağdaş Sanat, Aylık, Best, Downtown dergilerinde 1970'den bu yana tiyatro eleştirileri ve diğer yazıları yayınlandı. De Yayınevi, Can Yayınları, Gelişim Yayınları, Bilgi Kitabevi, Kelebek yayınları, Altın Kitaplar, Doğan Kitap, Everest ve Oğlak yayınlarında elliye yakın çevirisi çıktı.

Bir Cevap Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.