Hatamız Gözyaşlarımızı Saklamak

0

Biz Hatayı Çocuklarımızdan Gözyaşımızı Saklamakla Yaptık… 

pinarcekirge
Pınar Ender Çekirge

Belleklerden kolay silinmeyecek bir oyun “Saadet Hanım”. Kadronun, reji ve birbirleriyle son derece doğal bir şekilde uyuşan takım oyunculuğu, özellikle övgüye değer.

Tolga Yeter, Ahmet Levent Pala’nın ‘Saadet Hanım’ eserini son derece etkileyici bir anlatımla sahneye koymuş. Tekstin içerdiği malzemeyi kıvamında ve tam yerinde ustalıkla kullanmış ve nicedir özlemini duyduğumuz ‘iyi piyes’lerden bir örnek sunmuş.

Tolga Yeter, belli ki oyuncuların yaratıcılıklarına değer veren, öne çıkartan bir tutum ile yaklaşmış tekste. Dahası, yazarın bildirisini, ifade ettiği duygusallığı, çatışan kimlik, değer ve zamanları kadroya çok net biçimde aktarmış… Böylece oyunda yer alan karakterler sahnede inandırıcılık ve sahicilik kazanmış. Dahası, kişiliklerin belirleyici ayrıntılarını  önemsemiş. Sahne geçişleri başarıyla birbirine bağlanmış. Ayrıca Tolga Yeter, kimi sahnelerde adeta seyircinin içine işleyen bir yorumla oyunun akışkanlığını ve temposunu sürekli yüksek tutmayı da sağlamış.

Perdenin açılmasıyla seyirci kendini bir banka şubesi içinde buluveriyor. Gündelik hayatın tüm detaylarıyla üstelik.Daha ilk sahnede sunulan bu görsel gerçeklik oyun boyunca aksaksızca devam ediyor. Zaten hiçbir gereksiz ayrıntı içermeyen işlevsel çevre tasarımı, giysi ve aksesuar da, olayın geçtiği ortamı tüm boyutlarıyla birebir yaşatmakta.

Tüm kadro, oyunu ve yaşar kıldıkları, gerçek hayata benzeri olan ( kimi geleceği, kimi geçmişi, kimi bugünüyle çekişip duran ) karakterleri net biçimde çözümlemiş olduklarından, başarı çizgisinin çok üzerinde, üst düzey bir performans sergiliyor ve finalde dakikalarca alkışlanıyorlar..

Baştan sona mizah çizgisini, sahne sempatisini bir an olsun yitirmeden, içten oyunculuklarıyla Vildan Türkbaş ve Arda Alpkıray banka müşterisi Türkan ve şube müdürü Bahtiyar karakterlerinin ince dengelerini tüm yönleriyle yaşatarak, son derece başarılı bir biçimde sergiliyorlar. Canlandırdıkları kimlikleri en doğal biçimde taşıyarak izleyiciyi ilk andan itibaren etkilemeleri de, bana göre oyuna ayrı bir devinim kazandırmakta. Türkbaş, Alpkıray olayı adeta içselleştirmiş, tüm beceri ve yeteneklerini karaktere taşımış, dahası, oyunun tutarlılığı ve bütünselliğini koruyarak rol yapmıyor adeta yaşıyorlar.Selim Can Yalçın,Hazan Uprak, Şenay Bağ, Serap Doğan, Ceren Kaçar, Elyasa Çağlar Evkaya, Esen Koçer, Çağlar Ozan Aksu, Müslüm Tamer için de aynı şeyler geçerli.

Beden dili, tonlamaları, yapmacıksız, duru yorumu ve tartışılmaz oyunculuk tekniğiyle Nilgün Özhan Kasapbaşoğlu, söyleyemediklerimizi söyleyen, unutulmayacak bir Saadet Yurtlu karakteri koyuyor ortaya. İlk antresiyle salonda patlayan alkış,ne kadar özlendiğinin de bir kanıtı hiç kuşkusuz. Saadet Yurtlu “Tatlı Kaçık” Opal biraz.”Paşaların Paşası” Allegra baharatından da bir tutam gibi.Sevgi dolu, yürekli, şefkatli, rüzgarlı, bazen mutedil dalgalı, dediğim dedik, yerine göre tatlı ve sert.Ve çok tanıdık, bildik biri.Şimdi nasıl hatırlamam “Oyun Bitti ”,”Eşik” oyunlarındaki Nilgün Özhan Kasapbaşoğlu’nu..gözlerimin önünde sahne sahne bütün o oyunlar. Zaten yakın bir tarihte kendisiyle, oyunculuk serüveninin labirentlerinde, yaşar kıldığı rolleri konuşacağız Yavuz’la birlikte..tabii, radyo tiyatrolarını, arkası yarınları,Yumurcak, Ömercik, Sezercik dublajlarını… ama şimdi sadece Saadet Hanım.

Hani tiyatro oyunculuğu kum üstüne yazılmış yazıdır. Bir an vardır, bir an sonra unutulur. Silinip gider..izi dahi kalmaz” denir ya…Reddediyorum bu tanımı. Ortak belleğe sinmiş değerler, güzellikler asla kaybolmuyor.Kaç sezon tiyatroya ara vermiş olsa da, Nilgün Kasapbaşoğlu’nu nasıl hasretle beklediğimizi, dediğim gibi ilk antresi, ilk repliğiyle alımladım.

Saadet Hanım’ı Nilgün Kasapbaşoğlu Oynuyor

Sahnede yarattığı uçsuz bucaksız illüzyon, rolüne kattığı bilenmiş duyarlıklar, sahne sevimliliği, psikolojik yönelimleriyle tam çizgisinde bir Saadet Yurtlu yaratmış Nilgün Kasapbaşoğlu. Ruh üflemekle kalmamış, Saadet Hanım ile özdeşleşmiş adeta. Derinlemesine sahip çıkmış canlandırdığı karaktere.Bir başka ifadeyle, rolüyle yaşadığı, çok boyutlu ilişki, zaman zaman gözbebekleriyle oynayışı, varkıldığı duygulanımları izleyiciye taşıyabilmesi…zengin oyunculuğu, sahne plastiği ve yetkinliği, zamanlaması, mimik kullanışıyla Nilgün Kasapbaşoğlu gerçek bir oyunculuk resitaline daha imza atıyor “ Saadet Hanım” ile. Şimdi, dönüp geriye bakınca sahneye ve rolüne böylesine yaraşan bu virtüöz sanatçının nice başarılı yorumları geliyor aklıma…yeniden hoş geldiniz Nilgün Kasapbaşoğlu.

saadet-hanim

“Ben Saadet Yurtlu. Emekli ilkokul öğretmeniyim ve bu da size öğreteceğim son şey:Biz hatayı çocuklarımızdan gözyaşımızı saklamakla yaptık. Sonunda kendileri arayıp buldular. Siz acılarınızı öğretin ki çocuklara, bu sefer mutluluğu arayıp bulsunlar

 

“Ben Saadet Yurtlu, emekli ilkokul öğretmeniyim. Bu da size aklımı henüz yitirmişken söyleyeceğim son şey:Artık büyümesi beklensin fidanların, gökyüzü çocukların olsun, denizler balıkların.Bir çocuğun ellerinde yeşerecekse tekrardan dünya; bırakın gün yüzü çocukların olsun, denizler annelerin..”.

“Saadet Hanım’ı izlemenizi öneririm..

Pınar Ender Çekirge

www.dirensanat.com

Bir Cevap Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.