Dram sözcüğü bizde acıklı olarak anlaşılmıştı. O zaman trajedi ne anlama geliyordu?
Trajedi acıklı demekse, “facia” demekse, komedi de komik olan demek ise, insanların yaşamında acıkli ve komik olmayan durum hiç yok mudur? Vardır, işte onun adı “dram” dır.
Dramatik tiyatro derken biz acıklı titrodan mı söz ediyoruz? Ya da, durumolojik (dramaturjik) olarak iyi kurgulanmış, insan yaşamının art arda sıralalandığı, epik, absurd vb. olmayan tiyatroyu mu kastediyoruz? Yoksa acıklı tiyatroyu mu? Dramaturg (durumolog) derken acıklı araştırmalar yapan kişiyi mi kastediyoruz?
Dramatizasyon (durumlaştırma) dediğimiz zaman, acıklılaştırma yı mı anlıyoruz, ya da diyaloglara dökülmüş durumu mu anlıyoruz?
TV’ lerde, Dramatik belgesel yayını denilince, acıklı belgesel mi anlıyoruz, ya da , içine belgesel malzemeler de konulmuş, durumlaştırmalar yapılmış, diyologlu sahneler bile konulmuş, izlemesi daha ilginç olan belgeseli mi anlıyoruz? Bir anlatıcının, sıkıcı bir şekilde, tek başına anlatmadığı ! Evet. Dram kelimesinin “durum” demek olduğunu anlarsak,konuya doğru bakmaya başlayacağız, o zamanda yapılması gereken, anlaşılması gereken, bir çok şey yeniden anlaşılacak ve yeniden yapılmaya başlanacaktır !
DRAMA TİYATRO
Bir metnin iç dramatik aksiyonu ve dış dramatik aksiyonu vardır.
Rol kişisi, veya roman, ya da hikaye kahramanı, dış dramatik aksiyonu gerçekleştirirken, bu aksiyonla birlikte cümleler sarfederken, aynı zamanda bir de iç aksiyon yaşar.
Romanlarda bu iç aksiyon tire ile başlayan dış aksiyon cümlelerinin aralarında, yazar tarafından ince ince anlatılır. Sinema senaryosunda buna sol taraf deniliyor. Tiyatro metninde de parantez içi !
Bütün insanlar rol oynar! Rol oynamak kötü bir şey yada sahtekarlık değildir!
Çünkü rol oynadığını bilen insan, kendi iç aksiyonunu bilir ve dış aksiyonunu bu farkındalık ile kontrol edebilir !
Buna, halk arasında söylediği ile yaptığı birbirini tutan adam denir.
Ama bunun benzeri gibi görünen, “içi dışı bir” sözcüğü de vardır.
Bu söz farkındalıktan çok raslantısallık tarifidir.
Bütün insanlar böyle içi dışı bir olsaydı, yaşamak, çok tehlikeli olabilir, orman kanunu düzeyinde cereyan edebilirdi. İnsanoğlu, insan özgürlüğünün kurallarla oluşabileceğini, bu kuralları bütün insanların bilmesi gerektiğini düşündü. Toplumların bu kuralları bilip de kendi kendini yönetebilen insanlardan oluşacağını, almış oldukları eğitim aracılığı ile, farkındalık kazanarak bu yönetim anlayışını geliştirebileceğini hayal etti.
Bu anlamda dramatik aksiyona dayalı taklitleri, ritüel ve ayinleri, tiyatroyu, dansı geliştirdi. Herşeyin kökeninde dramatik olan vardı. Suçun, sevginin, nefretin, aşkın, tutkunun, yaratıcılığın, planın, stratejinin vb. olduğu, insanın kendini kontrol edebilmesi ya da edememesi ile oluşan milyonlarca, benzer ya da benzer olmayan durumlar.
İnsan, tiyatroyu keşfederek bu kendi yaşamındakine benzeyen durumları izlemeyi ve durumları oluşturan karakterler üzerine tartışmayı ve insanı keşfetmeyi inceleme konusu yaptı. Tiyatro insanın kendisini keşfetmesi sanatıdır. Özü dramadır.
Dansın da özü dramadır, müziğin de özü dramadır. İlkel toplumlardan günümüze dans ve müziğin birlikte hareketleri de bunun kanıtıdır. Kaldı ki her tür müzik bestecisinin iç dramatik aksiyonundan kaynaklanır. Bu nedenle onu dinleyenlerin de iç aksiyonuna hitap ettiğinde onlar da o müziği beğenir. Bu durum atonal müzik de dahil olmak üzere bütün müzik türleri için geçerlidir. Edebiyat, öykü, roman, deneme, makalenin de özü dramadır. Resimin de! Mimarlığın da! sinemanın da, fotoğrafın da! Amerikan sosyolojisi sosyal yaşamın içinde, bir durumun gelişmesinde rol oynayan insanlara da, “actor” diyor. Yani hareket eden, eylemde bulunan kişi anlamında.
Durumlar aktörlerden oluşuyor yani! Her durumun oluşmasında, kendi önemine göre aktörleri var. O aktörlerin de iç draması ve dış draması var.
Resime, heykele, müziğe, edebiyata, dansa, mimarlığa, sinemaya, fotoğrafa ilgi duyan insan iç dramatik dünyasını zenginleştirir. Kişilik gelişimi açısından bu bir eğitim sürecidir. “Sanata Evet” diyen insanlar, kendi durumlarını anlamak ve geliştirmek açısından yaşamı sanat olarak gerçekleştirmek isteyen insanlardır. Durumları anlayabilen, çözümleyebilen, yaratıcı insanlar olurlar. İzledikleri sanat eserinden etkilenerek kendi durumlarına çözüm bulabilirler. Ya da kendilerine mutluluk verecek durumlar planlayabilirler. Bütün dramatik olanların dramaturjisi(durumolojisi)
olduğu gibi, yaşamın da dramaturjisi vardır.
Durum araştırması, ya da durumbilimi de diyebileceğimiz dramaturgi, durumları anlamaya ve yorumlamaya olanak sağlar. Buradan elde edeceğiniz verilerle de o durumu yorumlamanızı sağlar. Drama, yaşamın özüdür, dramaturgi de onun bilimi. Yani durumları daha sanatsal hale getirebilmek için anlamak, yorumlamak ve yaşatabilmek için özenle çalışmaktır. Yaşamın özenle yaşanabilmesi için yaşam dramaturgisi yapmak, sanattır. Bertold Brecht’in de söylediği gibi,”sanatların en yücesi yaşama sanatı” ise, drama bu yaşamın nasıl sanata dönüşebileceğinin, rol oynayarak ve inceleyerek bulunmasıdır. Drama, doğrudan Sanata Evet’e hizmet eder.
www.dirensanat.com
Drama nedir?
Drama’nın Tiyatro Ve Sinemadaki yeri?
Sn hocam yazılarınızı beğeniyle okuyorum teşekkür ederim.Sizden ricam bu yazdıklarımızı eğitici Tiyatro olarak oyun şekline getirilmesi.Oyun içinde tiyatro öğretilsin.Mizansen gereği tiyatro hocası ve apartman komşuları veya konservatuarda bir ders saatinde geçen eğitici tartışma vb.şeklinde teşekkür ederim.