Tamer Levent:Sanata Hayır Diyen Mi Var?

0

Tiyatronun varoluş nedeni ‘sanat’ı paylaşmak

 

‘Joco’nun Doğum Günü’nü izledim. Yolcu Tiyatro’da Ersin Umut Güler’in yönettiği oyun! Sahnede inanılmaz bir enerji ile oynuyorlardı. Bütün oyun boyunca oyuncular birbirinin sırtında! Yaşamda birilerinin sırtından geçinenler, absurd bir anlatımla, son derece inandırıcı bir gerçekliği yansıtıyorlardı… İnsanın içini acıtan bir fiziksel dayanma gücü ve dayanıklılıkla! Oyuncuların ve yönetmenin yaptıkları işe nasıl inandıklarını ve görevlerini nasıl severek ve özenle gerçekleştirdiklerini görmek, insana umut veriyor, moral veriyor.

Tamer Levent
Tamer Levent

İzleyici koltuğunda otururken izlediğim sanat eserinden beklentim bu ! Benim toplumsal yaşamdaki sıkıntılarım, kendimi eleştirebilmem, kendimce yaratıcı düşünceler bulmam, içinde bulunduğumuz sosyal dönemle karşılaştırmalar yapmama olanak vermesi… Yazarı, Topor’un bu cümleleri 1960’larda yazmasına karşın, bu gün bana kendimle karşılaşma olanağı vermesi ve diyalogları dikkatle dinlemem, bu dünyada yalnız olmadığım hissimi tazelemem, bir tiyatro izleyicisi beklentisi olarak çok değerli değil mi? Benim tiyatrocu olarak bu algımın, tiyatrocu olmayan izleyicilerde de aynı olduğunu biliyorum. Zaten tiyatronun varoluş nedeni bu! Sadece oynayanların tekelinde olmayan SANAT kavramının paylaşılması. Yazar, yönetmen ve oyuncular gerçekleştirdikleri özenli çalışma ile izleyici koltuğunda oturanlara “impuls” gönderiyorlar. Facebook da “dürtme” diye bir şey var ya, onun farkındalık yaratma hali. Bilgisayarda, bir dosya ararken, mouse’a tıklayarak o dosyayı açmak gibi bir şey impuls. Bizi uyarıyor ve belleğimizde biriktirdiğimiz dosyalardan birini ya da bağlantılı olarak birkaçını açmamıza yardımcı oluyor. Belki de belleğimizde kendiliğinden kaydedilmiş olup ta bizim farkına varmadığımız bir dosya olduğunun da farkına varmamızı sağlayan… Sanat bir işin ustalıkla yapılması ise, sanat eseri de  her insanda var olan bu özelliğin harekete geçirilmesini sağlayan uyarıcıdır. Sanat, sanat eseri üretenlerle o eseri  talep eden  geniş insan kitlesi üzerindeki etkisinin toplumsal buluşmasıdır.

Sanat toplumsal gelişmenin felsefesidir. Sanat, tek başına sanat eserinin adı değildir. Esas olan toplumun sanat kavramını ve kendi özelliklerini yaşam süreci içerisinde keşfederek, kendini geliştirmesidir. Sanat kavramının insanlık tarihi ile yaşıt anlamıdır bu! Başlatanı da ilk insan! Sanataevet bu sentezin ismidir. Sanat eseri üreticisinin, yaşamı sanata çevirmesi beklenen toplumla diyaloğudur. Sanat eserinin toplumsal evrim sürecinde, yaşamı sanat eserine çevirme ütopyasıdır. Kendisine “sanatçı” payesini uygun bulan her bireyin, taşıması gereken sorumluluğun bu olduğunu bilmesi gerekir.

Sanataevet kampanyasını başlattığımızda, sadece sanat eseri üretiminde rol almayı yeterli bulup, bu kültürün kendiliğinden gelişeceğini ya da zaten gelişmiş olduğunu zannedenler içinden, ”sanata hayır diyen mi var?” diye, ileri zeka ve bilgi örneği gösteriyormuş gibi “şaka” yapanlar oluyordu. Toplumun geniş kesimlerini sanat süreciyle buluşturmayı bir misyon olarak görmemek, bunun için programlar yapmamak, edilgen bir zanaatkar olmayı kabul etmektir. Çünkü sürekli değişen dinamikleri ile, toplum, elitist bir snobism’i dışlarken, siyasi manüpülasyonlarla, bu davranışları gösterenlerin kimliğinde sanata ve sanatçıya düşman haline de getirilebiliniyor. Birileri istediği kadar “sanata hayır diyen mi var?” diye soradursun, bu süreç içerisinde algı yönetimi yaparak toplumu yanlış yönlendirebiliyor. Yaratıcılık kavramının ve problem çözmenin ustası olması gereken kişiler, bu şartlarda hiç bir öneri ve proje geliştiremiyorlarsa, onların sanat algılarında önemli eksikler olduğu anlaşılır. Bu şartlarda sanat, kendi yaşamını sürdürmek için zanaatını gerçekleştirmekten ibaret bir meslek olarak görülebilir. Bu, sanat kavramının varoluş sebebi ile çelişir! Bu gün Ortadoğu insanı, kendisinin de sanatçı olduğunun hissettirildiği bir süreç yaşayarak gelişmiş olsaydı, kendi yaşam kalitesini korumakta hiç bir siyasi angajman etkisinde kalmadan, taraftarlık samimiyeti ile kendi bindiği dalı kesmeyen, doğru kararları alabilecek, güvenilir bir toplum oluşturmuş olurdu.

Bu gerçekleri kavramayan ve kendini “sanatçı” olarak tanıtanların, ”sanata hayır” diyen olmadığını savunmaları, ya Cannetti’nin sözünü ettiği bir körleşmedir ya da siyasetçiler gibi sırf kendilerine yontulacak bir kurnazlığın, benden sonra tufan zekavetidir.

Tamer Levent

www.dirensanat.com

Sanata hayır Diyen Mi var?

yolcu
oyuncu kadrosunda Tolga İskit, Ayşe Tunaboylu, Cenk Dost Verdi, Efe Ünal, Merve Dağlı, Yasemin Ertorun, Burak Üzen ve Sercan Dede yer alıyor.

Sanat hayır diyen Kim?

Sanata evet demekle hayır emek arasındaki fark nedir? Bir sanat eserine hayır demekle nelere hayır demiş oluyoruz. tiyatroda hayır, sinemada hayır, televizyonda hayır- Tamer leventin hayır yazısı- Tamer levent Kim? yazıları? dizieri- filmler

Bir Cevap Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.