Tiyatro Fora’nın, Öykü Sahne’de perdesini açan ‘Zamanın Durduğu An’ oyununda, Pulitzer ödüllü oyun yazarı Donald Margulies, Ortadoğu’da yaşanan savaş ve terör olaylarının, yaşamlarını şekillendirdiği bir çiftin hikayesine odaklanıyor.
Zamanın Durduğu An, Ortadoğu’daki savaşın ve terör olaylarının dehşetini, tüm çıplaklığı ile belgeleyen gazeteci bir çiftin hayatını mercek altına alıyor. Irak’da, yol kenarında bir bombanın patlamasıyla ölümden dönen, 2 haftası komada olmak üzere uzun süre hastanede yatan savaş fotoğrafçısı Sarah’ın eve dönüşüyle başlıyor oyun. Dünyanın en tehlikeli bölgelerinde kanlı ve acı olaylara tanıklık eden foto muhabiri Sarah için, fiziksel ve duygusal yaralarını saracağı hassas bir dönem başlamıştır. Sol kolu ve sol ayağını kullanamayan kadının, fiziksel yaralardan çok izleri hiçbir zaman silinemecek duygusal yaralar – belki de silinmesini istemediği- canını yakmaktadır. Patlama sırasında yanında olmayan, 8 yıldır, yaşamı, aynı evi paylaştığı savaş muhabiri sevgilisi James şimdi yanındadır. Genç kadının bu zorunlu dinlenme döneminde, editörü Richard genç sevgilisi Mandy ile birlikte geçmiş olsun ziyaretine gelir. Oyun boyunca, bu dörtlü ve iki sevgili, yaşam, ölüm, ilişki, aşk, dostluk, ihanet, kıskançlık, başarı, vicdan azabı, savaş ve savaş fotoğrafçılığını sorgularlar.
Nedir savaş fotoğrafçılığı? Dünya barışına katkı sağlamak, savaşın görsel tarihini belgelemek, toplumsal bilinç yaratmak adına kendinden bile vazgeçmek! Çoğu kez de vicdanı ve görevi arasında kalmak; Öncelik, savaş veya terör kurbanı olan ve gözünün önünde ölmekte oban bir insanı belgelemek mi yoksa ona yardım elini uzatmak mıdır? Sarah’ın da çözemediği bu soru, bu ikilem, onlarca filme de konu olmuştur. Yine Sarah üzerinden gidersek, kendini tehlikeye atarak, hayatı, savaş üzerinden anlatmayı seçmiş biri, bundan vazgeçip, sakin, huzurlu bir hayat yaşayabilir mi? O dehşet görüntüleri, zamanın durduğu ‘An’lar hafızadan, kalpten silinebilir mi? Acı çeken, kanlar içindeki bir kadınla, belki de son nefesini veren küçücük bir çocukla göz göze geldikten sonra, kendi çocuğunu dünyaya getirip, sıradan normal bir hayat sürdürmeyi başarabilir mi insan ? Ya bir gün, tıpkı, James’in, hissettiği gibi, (Richard’ tan da etkilenerek) ‘hayat kaçıyor, ölüm yanı başımızda, artık benim de düzgün herkes gibi bir yaşamım olsun’ düşüncesi gelirse akla. İşte o zaman tutku, direnme, işini ne kadar hayatının merkezine koyduğun girer devreye. Ne diyor Sarah, James’e, normal bir hayatı reddederken ’Sen bir oyun arkadaşı istiyorsun. Ben o değilim’.
Oyunun en tutarlı karakterleri, yaşamın iki kutup noktasındaki iki kadın: Kendi ayakları üzerinde durmak için babasının servetini reddetmiş, yaşamın, karanlık, hasarlı, tehlikeli yanını seçmiş, kararlı ve tutkulu Sarah ile huzurlu, sıradan, basit bir yaşamı tercih eden, bir erkeğin himayesinde olmaktan mutluluk duyan küçük sevinçlerle yetinen Mandy.
ACITAN GERÇEKLER
Tiyatro Fora, Amerikalı yazar Donald Margulies’e yabancı değil. Daha önce, yazarın, 2000 yılında Pulitzer Drama Ödülü’nü kazanan oyunu ‘Friends with Dinner / Arkadaşlarla Akşam Yemeği’ oyununu sahnelediler. Oyun, televizyon filmi olarak da çekildi ve sükse yaptı. Benim Margulies’le tanışmam ise, beş yıl önce Kenter Tiyatrosu’nda seyrettiğim ve çok güzel bir edebi eser okumuşum tadı bırakan ‘ Collected Stories /Toplu Hikayeler’ ile oldu. İki edebiyat kadınının, dostluk ve rekabeti üzerine kurulmuş, Kadriye Kenter ve Defne Halman’ın iz bırakan oyunculuklarıyla göz doldurduğu oyunu çok sevdim. ABD Yale Üniversite’sinde tiyatro yazarlığı dersi veren Donald Margulies, bir hikaye anlatma ustası olduğunu ‘Zamanın Durduğu An’ la bir kez daha gösteriyor. ABD ve birçok ülkede sahnelenen Zamanın Durduğu An, oyununu, Tiyatro Fora’nın kurucusu ve Genel Sanat Yönetmeni, Tufan Karabulut çevirip sahneye koymuş. Böylesine önemli bir oyunu seyirciyle buluşturduğu için kutlamak istiyorum. Seyirci deyince, bizim izlediğimiz gün ne yazık ki az seyirci vardı. Oysa ‘Zamanın Durduğu An’ kapalı gişe oynamayı hak eden bir oyun.
Tufan Karabulut oyunu çevirip yönetmekle kalmamış, sahne ve ışık tasarımını (Arda Kavaklıoğlu ile birlikte) yapmış ve James rolünü üstlenmiş. James, tehlikenin içinde yaşıyor ve yaşadığı vahşeti kaleme döküyor. Sarah’ı seviyor, patlama sırasında (ruhsal tedavi görmek için dönmüş) yanında olmadığı için vicdan azabı çekiyor. Sevgilisinin, bir başkasına aşık olma fikri onu deli ediyor. Makaleleri yayımlanmayınca isyan ediyor. Ve giderek hayata bakış açısı değişiyor. Tufan Karabulut’un ‘James’ yorumu bana fazla dışa dönük geldi. Onun, tiyatro okullarında eğitmenlik yaptığını ve oyunculuk konusunda donanımlı olduğunu biliyorum ama bir oyunun her şeyi olmak kolay değil!
Sarah rolünde, ilk kez izlediğim Burcu Alp’i çok gerçekçi buldum. Üstelik de birinci perdede, bir kolunun askıda, bir bacağının da demirler içinde olduğunu düşünürsek. Sarah’ın kendi iç hesaplaşmasında, James’le olan hesaplaşmasında, her anı dolduran oyunculuğu alkışa değer. Savaş’ta, ‘iş bitirici’ diye adlandırılan rehber Tarık’ın ölümünü anlatırken gözlerine oturan acı bana çok şey ifade etti. Burcu, Sarah’a inanmış, beni de inandırdı.
Sarah’ın fotoğraf editörü, hatta bir zamanlar daha da fazlası olan, dostu, iş arkadaşı, mutluluğu kızı yaşındaki Mandy’de yakalayan Richard rolünde, Arda Kavaklıoğlu, aynı oyunda üstlendiği rol gibi dengeliydi. Ve Mandy..Mesleğini, inatla ‘Etkinlik düzenleyici’ olarak vurgulayan, yeni tanıştığı çiftin, onca güzellik varken neden sadece sefalet ve acıyla uğraştığına akıl erdiremeyen, neşeli, saf, iyi niyetli, sulu gözlü Mandy’de Gümeç Alpay Aslan var. Tam aptal sarışın denenlerden! Karanlık oyunu, renkli oyuncuğuyla aydınlatmaya başarıyor.
Sahne tasarımında, Sarah’ın bilgisayarındaki savaş fotoğraflarına bakarken, onlardan biri ekrana yansıtılabilirdi belki diye geçti aklımdan. Ya da, James’in düğün hediyesi olarak verdiği, Frank Cappa’ nın ( Dünyanın en ünlü savaş fotoğrafçılarından. 41 yaşında Vietnam savaşında mayına basarak öldü) bir veya birkaç fotoğrafını görebilirdik diye de düşündüm.
Tiyatro eğlence değildir. Tiyatro gerçeklere, kimi zaman da çok acıtan gerçeklere ayna tutar, tutmalıdır. Zamanın Durduğu An, kaynamakta olan Ortadoğu gerçeğini, savaşı, terörü, insan ilişkileri üzerinden sorgulayan ve düşündüren bir oyun. Bahariye’deki Öykü Sahne’ye mutlaka düşürün yolunuzu. Zamanın Durduğu An’ın her ‘an’ından etkilendim. Teşekkürler Tiyatro Fora.
Hiçbir çocuğun burnunun bile kanamayacağı güzel günlere…
Dünya barışına özlemle…
Rengin Uz
www.dirensanat.com
……………………………………………………………………………………………………………….
Bu metinde bulabilecekleriniz: Tiyatro Fora oyunları, Tiyatro Fora Oyun eleştirisi, Tiyatro fora oyuncuları, Tiyatro Fora sahnesi, Tiyatro fora oyunları hakkında kim ne söyledi? Tiyatro Fora oyunları nasıl? fora programlar, fora oyuncuları, Tiyatro Fora’nın oyunun ” Zamanın durduğu an”