“Bu topraklarda yapılan her şey bu topraklardan bir şey alır mutlaka. Az ya da çok. Görmeyi bilmek lazım.”
123 grubunun eski vokalisti Dilara Sakpınar’ın ikinci solo albümü “Hazineler İçindesin” kısa bir süre önce yayınlandı. İlginç melodilerin cıvıldayışlarını duyduğumuz 16 parçaya sahip albümde Lara Di Lara şarkı sözleriyle olduğu kadar sesiyle de bizleri güzel bir gezintiye çıkarıyor. Dinginliğin had safhada olduğu albüm, güneşli bir günde içilen serin bir limonata hissiyatı bırakıyor dinledikten sonra. Lara Di Lara, müziğini “Gözümden, içimden, kafamdan, sesimden; toprak, hava ve suda olan bitenler hakkında” olarak tanımlıyor.
Biraz abartılı olacak ama bu albüm benim Türkçe müziğe dair solmakta olan inancımı yeniden diriltti. Bir kere Lara’nın sesi müthiş. Bu sesi tanımlayacak olursak, “insana huzur veren” diyeceğim ancak yanlış anlaşılacak. Zira hafif sözlü Türkçe pop yapmıyor kendisi. O zaman şöyle diyelim: Bir isyan fısıldayan, farkındalık kazandırmaya çalışan, kısacası dingin bir çığlık sanki onun sesi.
Onun şarkılarını anlamak için Türk şiirinde Garip sonrası döneme iyi bakmak gerekiyor. İkinci Yeni ile başlayan kapalı ve sürrealist anlatım çoğu şarkıda göze çarpıyor. Kendileri yaşıyor olsalardı herhalde Di Lara’yı çok severlerdi. Çünkü o, İkinci Yeni’nin müzikteki karşılığı desek yanlış olmaz.
Öte yandan, şarkı düzenlemeleri çok yerinde olmuş, genelde minimal çizgide ilerliyor. Dilara’nın vokali çok inişli çıkışlı değil. Şarkı içindeki değişen ritimler ve tempolar ise monotonluğu kıran unsurlar olarak öne çıkıyor. “Rüzgar”, “Hepsini ve Her Şeyi” gibi şarkılarda saykodelik sularda yüzüyor Di Lara. “Gün Doğumuna” şarkısındaki şu dizeler onun söz dünyası ile ilgili bir ipucu verir sanırım: “Yıka elini saf suda/Tatlıdır saf su/Tuzluda gizli dünyalar/Gözyaşlarının akıntısı birleşir” ve “Hakikat şelalesinde gürlüyorsa şehvet /Arzudur yaşadığın.”
Özellikle “Sıradan Dediğin” şarkısı gerek müzikalitesi gerek sözleriyle muhteşem. Ölümü ve yaşamın kısalığını anlatan bu şarkı Yahya Kemal’in “Sessiz Gemi”sine selam niteliğinde. “Bencil” şarkısında arkada beliren “ney” de çok iyi düşünülmüş bir sürpriz.
Onun müziğine alternatif bağımsız pop demek yerinde olacaktır, zira çok farklı çiçekleri dolaştığı çok açık. Önceki çalışmaları itibariyle yerli unsur pek yok eleştirilerine ben katılmıyorum. Başta Türk şiirinin büyük ismi Melih Cevdet Anday’ın şiirinden ilham alarak bir şarkı yazıp, üstelik albüme adını vermesi az şey mi? Şarkı sözleriyle Türkçenin bu müzik türünde imkanlarını genişletmesi de cabası. Bu topraklarda yapılan her şey bu topraklardan bir şey alır mutlaka. Az ya da çok. Görmeyi bilmek lazım. Elbette bu şarkılar milyonlar izlenmeyecek /dinlenmeyecek belki ama belki günü geldiğinde o da olacak. Albümde emeği geçenleri yürekten kutluyorum.
Umut Sefa Yıldız
www.dirensanat.com