“Kabuktaki Hayalet” ( Ghost In Thé Shell )

2

Bilinç Başka Bir Bedene Aktarıldığında İnsan Olmayı Ne Zaman Bırakırız?

Nedir bizi insan yapan? Ben kimim? Biz Kimiz? sorularını irdeleyen filmimiz; 2029 yılında, network ağlarıyla bağlı olan bir dünyada geçmektedir.

Mehmet Çiftçi
Mehmet Çiftçi

Binbaşı Mira Killian ( orjinal anime ismi ile Motoko Kusanagi ) siber teknolojinin ürünü olan yarı insan, yarı robot karakteriyle karşımıza çıkmaktadır. Hanka şirketi tarafından kazada kurtarılmış bir insandır ve bu firma tarafından üretilen sibernetik vücuda sahip olmuştur. Devlet desteğiyle hareket eden Hanka şirketi, insan beynini kullanıp, sibernetik bedenler üzerine üretim ve deneyler yapan bir firmadır. Binbaşı Mira, insan evriminin bir sonra ki aşamasını temsil ettiği ve bu açıdan önemli bir yatırım olduğundan şirket tarafından sürekli takip edilmektedir.

Hanka şirketi tarafından 9. Birim çatısı altında görev alan binbaşı ( Scarlett Johansson ) Hanka firmasının geliştirdiği sibernetik bedenleri hackleyen azılı suçlular ile de mücadele etmektedir. Bu mücadeler sırasında binbaşıyı bekleyen sürprizler vardır, bu sürprizler filmin gidişatını ve binbaşının geçmişe dair anılarını fazlasıyla etkileyecektir…

“Kabuktaki Hayalet” ( Ghost In Thé Shell ) meraklısı için oldukça iyi bilinen bir Japon mangası ve animedir.

. 1961 doğumlu Masamune Shirow’un ( asıl adı Masanori Ota ) 1989 yıllarında manga çizimlerinden ortaya çıkan “Ghost in the Shell” o dönem için oldukça cüretkâr bir manga çizimi olduğundan, çizeri Masanori Ota kimliğini gizli tutmuş ve bir süre Masamune adını kullanmıştır. Manga’nın çok ses getirmesi yönetmen ve yapımcı Mamori Oshii’yi harekete geçirmiş, 1995 yılında söz konusu animeyi hayata geçirmiştir. O yıllar gişede iyi bir hasılat elde edemeyen “Ghost In Thé Shell” animesi zaman içinde geniş bir hayran kitlesine sahip olmuştur. 2004 yılında yine yönetmen Oshii tarafından “Ghost İn Thé Shell 2: Innocence ” olarak çekilen devam animesi, Cannes film festivalinde “Altın Palmiye” adayı olmuş ilk Japon animedir.

Konu olarak derin bir felsefeye sahip “Ghost In Thé Shell” birçok filme ilham kaynağı olmuştur. Bunlar arasında en bilinenleri, Matrix, Avatar ve Spielberg’in Yapay Zeka filmleridir.

Böylesine derin bir felsefeye sahip olan manga, Hollywood sinemasının eline düşünce; aksiyonu çoğaltılan ama içi boşaltılan, doğu felsefesini batılaştıran bir film olarak karşımıza çıkmakta…

scarjo_ghost_in_shell

“Ghost In Thé Shell” mangasını ve animesini bilmeyenlerin ve bu filmle ilk kez karşılaşacak olanları bol aksiyonlu ve Scarlett Johansson imzalı bir deneyim beklediğini söyleyebilirim. Ghost In Thé Shell” Manga ve animesini bilenler için ise tam bir hayalkırıklığı…

Film, hazırlık sürecindeyken “Ghost In Thé Shell” fanları tarafından oldukça tepki almış. Hatta filmin başrol karakteri olan Motoko Kusanaginiyi Johansson oynayacak olması olumsuz karşılanmış, bu rolü bir Asyalının oynaması için imza kampanyası bile başlatılmış. Bu durum bana biraz abartılı geldi.

Filmdeki bir çok sahne, 1995’deki animeye sadık kalınarak yapılmış. Hızlı, soğuk bir dünya atmosferi başarıyla yaratılmış. Görsel olarak çekimlerdeki derinliğin, 3 boyutlu olmasının etkisiyle, tadını fazlasıyla çıkarıyorsunuz…

Görsel yönü oldukça kuvvetli olan film oyunculuk açısından zayıf kalmış. Avrupa Sineması’nda önemli bir yere sahip olan, filmlerinde oyunculuğuyla göz dolduran Fransız aktris Juliette Binoche’yi de bu projede duyunca çok şaşırdım. Filmi izlerken, “Dr.Ouélet” rolünde parlamadığını hatta bu rolü kime verirseniz rahat bir şekilde oynayacağını rahatlıkla söyleyebilirim. Binoche’nin oyunculuk kariyerine hiç birşey katmıyor. Scarlett Johansson, filmin gişesi için oldukça önemli bir isim. Filmde iyi bir performans sergiliyor. Hayal kırıklığına uğratan bir başka isim ise, “Kuze” rorüyle Michael Pitt. Karakteri hikâyede yeterli öyküye sahip değil ve filmde hikayenin rotasına girememiş bir karakter olduğundan yeterli bir oyunculuk da sergileyemiyor. Aslında burada eleştiri oklarını Pitt’e değil filmin yönetmeni Rupert Sanders’e atmak daha doğru olur. Böyle önemli oyuncuları parlatmak biraz da yönetmenin işi.Yapımcısı Steven Spielberg filmi Sanders’e emanet etmiş etmesine ama kendisi veya Christopher Nolan bu filmi çekmiş olsaydı arada çok fark olurdu…

Filmin fragmanında Johansson’ı bir kadınla öpüşürken görüyoruz ama bu sahne filmin Türkiye gösteriminde sansürlendiği için karşımıza çıkmıyor.

Evren içinde varolmayı, teknolojik açıdan gelişmiş bir dünyada, gerçek sorunların felsefi boyutta ele alınmasını, bilincin başka bir bedene kopyalandığında insan olmayı ne zaman bırakıyorsun? sorusunun cevaplarını ve en önemlisi “Ghost In Thé Shell” ruhunu yakalamak için 95 yapımı animesini izlemekte fayda var.

Mehmet Çiftçi

www.dirensanat.com

2 YORUMLAR

  1. Festivalde ghost in the shell animesini izledim yazdiginiz gibi film ile mukayese bile edilemez.Felsefesi ve dilinde ucurumlar var.ABD sinemasinin en buyuk hatasida bu.Varolan degerleri hice sayiyor.Herkese bende anime filmini tavsiye ederim.Film 5 para etmez.Tesekkurler.

Bir Cevap Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.