Bir grup üniversite öğrencisi, bilimsel araştırmalar yapan bir şirketin deneysel gönüllüleridir. Bu şirket, A9913 ismindeki ilacı, gönüllü olan bu üniversite öğrencileri üzerinde test edecek ve bu doğrultuda piyasaya sürecektir. İlacın en önemli amacı ise, geçmişte yaşanılan iyi ve güzel duyguları harekete geçirip hafıza üzerinden yeniden yaşatmaktır. Tabii bu durumun bir de öteki yüzü vardır; İlaç tesirini gösterecek mi, yoksa yan etkileri ile gönüllüleri bir kabusa mı sürükleyecek?
Film, şehre uzak, ormanın içinde var olan, kar yağdığı zaman yollarının kapandığı, şifreli odalarının olduğu izole bir tesiste geçmektedir. Tesisin bu görüntüsü, bilimsel araştırma merkezinden ziyade bir çeşit tımarhaneyi andırmaktadır. Gerilimi iyi ölçüde yaratabilmek için mekân seçimi bu tarz filmlerde oldukça önemlidir ve filmin gerilimini tırmandıran en çarpıcı detay da mekânın kendisi diyebilirim.Filmdeki diğer bir detay ise oluşturulan yoğun kar yağışı.Yaratılan bu beyaz atmosfer çaresizliğin en somut örneğini bizlere sunmuştur.Bu konuda yönetmen D.J.Viola’nın başarısı yadsınamaz.Fakat aynı başarıyı filmin gidişatı ve oyunculuklar için söyleyemeyeceğim. İlaç deneyi üzerinden ilerleyen filmin o çözümleme üzerinden gitmesi beklenirken, birdenbire çıkagelen kimliği belirsiz bir katilin olayın merkezine yerleşmesi, filmi bir klişe içine sokuyor. İlginç ve yenilikçi gibi görünen senaryonun aslında ne kadar aşina olduğumuz bir konu olduğunu gözler önüne de seriyor.
Filmle ilgili bir diğer ayrıntı ise, orjinal adı ile ülkemizde vizyona girdiği adının pek benzerlik göstermemesi. Müdavimleri mutlak hatırlayacaktır, “Resident Evil” serilerinde kullanılan ve o filmle özdeşleşmiş olan “Ölümcül Deney” adının bu filmde kullanılması kafa karışıklığı yaratıyor. Orjinal çevirisinin “Bana Nasıl Öldüğümü Söyle” adı vizyon için gayet uygunken “Ölümcül Deney: Dejavu” adının kullanılması dikkat çeken bir pazarlama stratejisi olduğunu düşünmekteyim.
Filmde duyguları ortaya çıkaramayan ve konuyu besleyemeyen diğer bir faktörde oyunculuklar. Dr.Jerrems rolüyle filmde yer alan, kendisine lost dizisinden, Dr.Ethan karakteriyle aşina olduğumuz William Mapother, tek tip oyunculuğu ve değişkenlik göstermeyen karakteri ile filme isminden başka bir şey katmamış. Youtube’de çektiği komik videolarıyla ünlenen, youtube zengini Ryan Higa, çizdiği komedyen imajı ile kendisine korku filminde yer verilmesi biraz ironik olmuş. Den rolüyle Nathan Kress ve Anna rolüyle Virginia Gardner arasındaki zoraki aşk hikayesi de filmin ilerlemesine herhangi bir katkı sağlamıyor.
Filmin ilgi çeken konusu ve fragman üzerinde yarattığı atmosfer, benim gibi bu türün meraklılarına oldukça cazip gelebilir; fakat filmi izledikten sonra odak noktasının apayrı yerlere sapması, oyunculukların yetersiz kalışı ve klişe bir final ile hüsrana uğrayabilirsiniz. Hatta ben bu konuyu daha önce izlemiştim dejavusunu yaşabilirsiniz.
www.dirensanat.com
eskiden gazetelerin verdigi 3.sınıf film cdleri olurdu.
Bu filmde o kalitede.Kapan filmini izleyin.Aradaki farkıda görün.Ellerinize sağlık