Bakırköy Belediye Tiyatroları’nda sahnelenen ‘Cıngıllı -Müzikli Zaman Matinesi’, ülkemizin siyasal tarihiyle iç içe geçmiş, yerli ve yabancı müzikallerden örnekler sunan çok keyifli bir seyirlik.

 

Rengin Uz
info@dirensanat.com

Bakırköy Belediye Tiyatrosu’nda öyle bir müzikal seyrettim ki tadı damağımda kaldı: Cıngıllı-Müzikli Zaman Matinesi’. Proje tasarımı, bu sezon, adından çok söz ettiren Bir Baba Hamlet ve ‘İntiharın Genel Provası (bence sezonun en iyilerinden) oyunlarının yönetmeni Emrah Eren’e ait. Eren’in, tematik konser olarak tanımladığı proje, yerli,yabancı müzikallerimizden örnekleri Türkiye tarihi ile iç içe geçirerek sunuyor. Hacivat Karagöz’le başlayan müzikal tarihimiz, kantolar, operetler, Keşanlı Ali’ler, 7 Kocalı Hürmüz’ler, Şan Tiyatrosu müzikalleri ile sürüp gidiyor…Konu cazip, hele müzik direktörü Çiğdem Erken olursa ve sanatçılar şarkıları, BBT orkestrası eşliğinde canlı olarak söylerse…Ve bu gösteri fondaki perdeye yansıtılan müzikallerin orijinal görüntüleri eşliğinde gerçekleşirse..Evet, Cıngıllı oyun değildi ama o kadar sevdim ve etkilendim ki görmezden gelemedim ve yazmak istedim.İşte,bana kendi kişisel müzikal tarihimi yaşatan,eğlenceli, coşkulu, nostaljik,kimi zaman hüzünlü CINGILLI’dan, kalbime dokunanlar, kalemime takılanlar;

İtiraf etmeliyim, önce gözümde büyüdü o akşam Bakırköy Belediye Tiyatrosu’nun galasına gitmek. Birden çok uzak geldi! Her akşam bir tiyatrodan diğerine koşturmanın yorgunluğu ve bir gün önceki migren ağrımın verdiği bitkinlik beni eve çekti. Ama görev aşkıyla düştüm yollara…İyi ki de düşmüşüm. Alican Yücesoy’un Genel Sanat Yönetmenliği’nden sonra hep cesur, yenilikçi, özgün ve uluslararası nitelikte bir repertuar sunan BBT, bu kez bambaşka alemlere götürdü bizi. Sanmayın ki Cıngıllı, sadece eğlendiren, güldüren bir konser oldu. Acılarla yoğrulduğumuz, darbelere, ölümlere, haksızlıklara karşı sanatın gücüyle, müziğin ezgisiyle, mizahın ince alaycılığıyla baş kaldırdığımız yıllara da götürdü bizi Ülkemizin müzikal tarihini, siyasal tarihinden ayrı tutmak olmazdı. Zaten, bu iki olgu iç içe geçtiği için Cıngıllı bu kadar başarılı,sahici ve samimi olmuş.

Lüküs Hayat’; 1930’larda ilk kez seyircisiyle buluşmuş, Ekrem ve Cemal Reşit Rey kardeşlerin klasikleşmiş, Türk operetleri içinde halkla en çok buluşmuş ünlü opereti. Türk toplumunun Batı ile yüzleşmesinde yaşanan gülünç olayları anlatan ‘Lüküs Hayat’ı, Haldun Dormen’in rejisiyle İstanbul Şehir Tiyatrosu’nda seyrettim. Yıl 1985 di sanıyorum. Yıllarca kapalı gişe oynadı. O oyunla birlikte birkaç kuşak yetişti. Zihni Göktay, Seza Altekin, Suna Pekuysal, Atacan Arseven ve Birsen Kaplangı’lı muhteşem kadrodan 2 kez izledim opereti. ‘Ah Berelim vah Berelim….. ’.şarkısını Bakırköy Belediye Tiyatrosu’nun yetenekli oyuncuları, Faruk Üstün, Mustafa Sercan Yener ve Gözde Ayar’dan dinliyoruz… Alkışlar, onlar ve bugüne dek Lüküs Hayat’a emeği geçmiş bütün sanatçılar için…

Henüz kendi sözümüzü, ezgimizi, hikayemizi, aşkımızı, kavgamızı, insanımızı yaygın olarak yazmadığımız yıllardı…İşte o zamanlar ithal müzikalleri pek sevdik. 1964 yılında Broadway’i kasıp kavurmuş ‘Fiddler on the Roof’/Damdaki Kemancı’nın rüzgarı bizim sahnelere doğru da esecekti. Müzikal, çarlık Rusya’sında, Yahudi köyü Anatevka’da yaşayan sütçü Tevye ve ailesinin hikayesini anlatıyordu. 1969’da Ankara’da Büyük Tiyatro’da sahnelenmeye başlayan Damdaki Kemancı, İstanbul’a turneye geldiğinde, ailece, hevesle gidip seyrettiğimizi hatırlıyorum. Herkesin dilindeydi, Tevye’nin, bütün sevimliliğini takınarak, tanrıya yakararak söylediği ‘Bir Zengin Olsam Ben’ şarkısı. Cüneyt Gökçer, Tevye rolünde harikalar yaratıyordu. Bu akşam, aynı şarkıyı, Emrah Eren yorumluyor, güçlü sesiyle. Salon tempo tutuyor. İçim yanıyor, annem babamla yan yana oyun seyrettiğim, bir daha hiç yaşanmayacak o güzelim yılları düşündükçe..Ve o güzelim yılların ayrılmaz bir parçası olan Damdaki Kemancı’yı da seyrettiğim AKM nin artık sadece anılarımda kalması…Ahhh….Bu gece ağlamasam bari..

Müzikal tarihimiz denince, anlı şanlı Keşanlı Ali’sız olur mu hiç? Haldun Taner’in kaleminden çıkmış, 60 lı yıllara damgasını vurmuş, epik biçemle yazılmış ilk müzikalimiz. Gülriz Sururi – Engin Cezzar Tiyatrosu’nun yüz akı oyunlarından. Kim ne derse desin, benim için, Keşanlı Ali Destanı’nın cesur, yiğit Ali’si Engin Cezzar’dır, gururlu ve güzel Zilha’sı da her zaman Gülriz Sururi olmuştur. Arka plandaki, Sineklidağ’a, Engin Cezzar’a dalıp gitmişken, Yalçın Tura’nın müziği eşliğinde, helacı Şerif ablanın o çok zor parçasında Nazan Koçak, Keşanlı’nın şarkısında Erol Ozan Ayhan ve Zilha’da, Fidan Tek Koşar’ı alkışlıyorduk. Nasıl bir kadro toplanmış, hepsinin sesi birbirinden güzel…

Sadece anılara dalmadım yeni şeyler de öğrendim! 1 Mayıs şarkısının, AST’ın sahnelediği Maksim Gorki’nin ‘Ana’ oyunundan çıktığını bilmiyordum!. Kızdım kendime. 1974 yılında, Rutkay Aziz’in Genel Sanat Yönetmenliği’ndeki Ankara Sanat Tiyatrosu, Bertolt Brecht’in, Maksim Gorki’nin ‘Ana’ romanından yola çıkarak yazdığı oyun için, Sarper Özhan 1 Mayıs marşını yazıp bestelemiş. Daha sonra, kitlelerce kabul görüp İşçinin Emekçinin Bayramının marşı olmuş. Bir de baktık ki, sahnedeki koroyla birlikte bütün salon, avaz avaz ‘1 Mayıs’ marşını söylüyoruz! Gecenin, en heyecanlı ve büyülü anlarından biri.

Müzikallerin en parlak yılları..Şan Tiyatrosu, 80’ler…Siyasal ortama uygun, fazla suya sabuna dokunmayan romantik aşk masalları.seyrediyoruz. Hisseli Harikalar Kumpanyası denince bugün bile sıcacık bir duygu kaplıyor içimi. Haldun Dormen’in yazıp yönettiği, müzikalde, şarkı sözleri Çiğdem Talu, besteler Melih Kibar’a aitti. Ve o müzikalin en güzel şarkılarından, Erol Sevgin’in (Erol Evgin) sevdiği kadına, Süheyla Deniz’e (Nevra Serezli) ithaf ettiği ‘Hep Böyle Kal’ı, Ragıp Savaş ve Yonca Şahinbaş yorumluyor. Gerçekten harika. Bir kez daha söyleseler kimsenin itirazı olmazdı! Erol Evgin, Nevra Serezli, Adile Naşit, Ayşen Gruda, Turgut Boralı, Yüksel Gözen, Belkıs Dilligil, Kartal Kaan ve Mehmet Ali Erbil’e selam olsun! Yaşamlarını yitirenler, sesleriyle, renkleriyle aramızdaydı.Tıpkı gösterinin başından beri, salona adını veren, tiyatronun eski Genel Sanat Yönetmeni, hocaların hocası Müşfik Kenter’in de sadece fotoğrafıyla değil, ruhuyla da burada olduğunu hissettiğim gibi.

80’li yılların sonuna gelindiğinde, benim sevgili, çok kıymetli dostum Ferhan Şensoy ve Ortaoyuncular’da, dört sezon kapalı gişe oynanan ‘ İstanbul’u Satıyorum’ oyunu patladı! ‘Ben Ferhan Şensoy’un öğrencisiyim’ diyen Orhan Kemal Aydın, gitarıyla birlikte, çok etkilendiğim bir yorum sundu bize. Oyunda, Mimar Sinan, ziyaret ettiği İstanbul’u tanıyamıyordu! Bir de bugün görse! Sahi, İstanbul’u Satıyorum yeniden sahnelense! Ferhan, Ferhanca, neler döktürürdü kimbilir.. Bu oyundan söz edip de Münir Özkul ve Erol Günaydın ustaları anmadan olur mu hiç…

Sadık Şendil ve sahnelenmeye doymayan eseri 7 Kocalı Hürmüz. Ve bence işvesiyle, güzelliğiyle, oyun gücüyle, şarkılarıyla, gelmiş geçmiş ve mevcut Hürmüz’lerin en Hürmüz’ü, Ayten Gökçer. Ve ünlü ‘Tanrım…’ şarkısıyla sahnede Yonca Şahinbaş. Çok beğendim. Bakırköy Belediye Tiyatrosu’nun Hürmüz’ü hazır!

Aşk Olsun, Beyoğlu Beyoğlu, Deliler, Reklamlar, Dün Bugün…Politik, toplumsal hicivleriyle, adını Türk Tiyatrosuna ve müzikal tarihine, hiç silinmeyecek, kocaman parlak harflerle yazdırmış Devekuşu Kabare’yi, ve çok sevdiğimiz Zeki Alasya’yı, alkışlar eşliğinde’ Yasaklar’ oyunu ile andık. Alkışlarken düşünüyorum: bu konser, Bakırköy sahnesiyle sınırlı kalmamalı,mutlaka dolaşmalı, daha çok insana ulaşmalı.

Müzikal kostümü denince, benim aklıma hemen Sadık Kızılağaç.gelir.Onun, sanki kendi zarifliğini modellere döktüğü kostümleri şık ve yerine göredir. Şan Tiyatrosu’nda çok başarılı işlere imza atmıştır. Son yıllarda, Bakırköy Belediye Tiyatrosu oyunlarında da onun kaliteli imzasını görüyoruz. Cıngıllı’daki kadın kostümlerine bayıldım! Smokinler de şıktı doğrusu. Eski dostumu kutluyorum.

Cıngıllı-Müzikli Zaman Matinesi

Cıngıllı da ağır bir sorumluluk yüklenen müzik direktörü Çiğdem Erken’e ayrıca kocaman bir alkış…Son dönemde, tiyatro müziği denince bence Çiğdem Erken.. Her zaman da mutevazi, cana yakın, sanki o kadar işi o yapmıyor gibi Genel Sanat Yönetmeni, Alican Yücesoy, projenin tasarımını üstlenen Emrah Eren ve tüm Cıngıllı kadrosu:;Ragıp Savaş, Fidan Tek Koşar, Orhan Kemal Aydın, Yonca Şahinbaş, Nazan Koçak, Faruk Üstün, Erol Ozan Ayhan, Gözde Ayar, Mustafa Sercan Yener ve bu müzikalde keşfettiğim gencecik pırıl pırıl sesli İrem Sultan Cengiz, hepinize teşekkürler…Ve BBT Orkestrası teşekkürler…Metinleri yazan Irmak Bahçeli, dekor tasarımını yapan Barış Dinçel, ışık tasarımında İlker Dursun, teşekkürler…El ele vererek, harika bir gece yaşattınız bize. Cıngıllı, benim ruhuma iyi geldi….

Rengin Uz

www.dirensanat.com

cıngıllı müzikali, congıllı hakkında yazılan yazılar, cıngıllı müzikali oyuncuları, cıngıllı müzikali kadrosu, cıngıllı müzikali oyun eleştirisi, cıngılı müzikalinde kimler oynuyor, cıngıllı müzikali bakırköy belediye tiyatrosu, cıngıllı yunus emre kültür merkezi, cıngıllı turne, cıngıllı oyun programı, cıngıllı tiyatrolar, cıngıllı oyun atölyesi, cıngıllı devlet tiyatroları, cıngıllı şehir tiyatroları

Bir Cevap Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.