“Dave Hanson’un “Godot’yu Beklerken”i çıkış noktası olarak aldığı oyun eğlenceli dialogları olan ama genelde insanın içini acıtan bir oyun. Çağımız insanının iletişimsizliği, yabancılaşması, yalnızlaşması ve varoluş mücadelesi çok başarıyla verilmiş.”
Dayanılmaz Bir Duygudur Beklemek:
GODOT’YU BEKLERKEN’i BEKLERKEN
İonesco ve Pinter gibi, uyumsuz (absürd) tiyatronun kilometre taşlarındandır Beckett. Benim de en sevdiğim yazarların başında gelir. Her oyunu bir olaydır. Ama “Godot’yu Beklerken”in ayrı bir yeri vardır. Çünkü başka yazarları da etkilemiş, Godot’dan yola çıkarak, ya da Godot’ya göndermeler yapılarak farklı oyunlara konu olmuştur. Benim bildiğim, Miodrag Bulatovic’in yazdığı “Godot Geldi”, Ferhan Şensoy’un “Güle Güle Godot”su, Cahit Atay’ın “Godot’yu Beklemezken”i var bu oyunlar arasında. Şimdi bunlara bir yenisi daha ekleniyor: Tiyatrom’un Asmalı Sahne’de seyirciyle buluşturduğu Dave Hanson’un Godot’yu Beklerken’i Beklerken adlı oyunu.
Bir tiyatroda Beckett’in ünlü oyunu “Godot’yu Beklerken” oynanmaktadır. Sahnede bu oyun oynanırken kuliste Viladimir ve Estragon’un yedekleri Val ve Ester sahnedeki oyunculardan biri hastalanır, kovulur, ya da başına bir spot düşer de sahneye çıkma sırası kendilerine gelir diye beklemektedirler. Çok uzun zamandan beri bekledikleri bellidir. Zaten bunca zaman içinde daha yönetmenle de karşılaşmamışlardır. Hep görünmeye, fark edilmeye çalışan, bir anlamda varolmak için mücadele eden iki insan. Ve beklerler, hep beklerler, Ester’i sahnede bir kez olsun görmeyi umarak her oyuna gelen Marie Hala gibi… Ve bu bekleyiş süresi içindeki konuşmalarında sanat konusundaki görüşlerini, sahneye çıkma arzularını, oyuncu olma uğruna katlandıkları fedakârlıkları, oyuncu olmanın bir bedel ödeme işi olduğunu, farkedilme hayallerini, yalnızlıklarını, özlemlerini, hayal kırıklıklarını kıskançlıklarını görürüz. Nedendir bunca bekleme? Kimler ve neden göze alabilir bunca beklemeyi? Beklemeye tutsak olmayı? Küçücük bir umut ışığı mıdır bu dayanılmaz duyguyu yaşatan? Peki, bir umut var mıdır gerçekten?…
Dave Hanson’un “Godot’yu Beklerken”i çıkış noktası olarak aldığı oyun eğlenceli dialogları olan ama genelde insanın içini acıtan bir oyun. Çağımız insanının iletişimsizliği, yabancılaşması, yalnızlaşması ve varoluş mücadelesi çok başarıyla verilmiş. Dialogların yer yer Beckett’in dialoglarını çağrıştırması da yazarın ustalığının kanıtı. Ekin Tuncay Turan’ın güzel bir türkçeyle dilimize kazandırdığı oyunun yönetmeni Muharrem Uğurlu.
Muharrem Uğurlu, oyuncularının yeteneklerine güvenerek, yalın bir rejiyle sahneye koymuş oyunu. Abartıdan özellikle kaçınması oyunun mesajını çok doğru iletiyor seyirciye. Sahnedekiler Val ve Ester, ama zaman zaman Estragon ve Viladimir. Sahnede “Godot”yu çağrıştıran detaylara gönderme yapmak da ihmal edilmemiş.
Muzaffer Yöntem ve Olcay Tanberken birbiriyle son derece uyumlu iki oyuncu. Rollerini son derece doğru yorumluyorlar. Abartıdan uzak, yalın bir oyunculuk sergiliyorlar. Bu sayede duygular çok daha etkileyici olarak geçiyor seyirciye. Metin Kurt kısacık bir rolde kanıtlıyor kendini.
Godot’yu Beklerken’i Beklerken metni, rejisi ve oyunculuklarıyla zevkle izlenen bir oyun; ama “Godot’yu Beklerken”i bilenler için keyfi çok daha büyük.
www.dirensanat.com
Yaşar İlksavaş
………………………………………………………………………………………………………
Godot’u Beklerkeni Beklerken 18/02/2018 Tarihinde saat 20:30’da Asmalı Sahne’de
Kadro
Yazar: Dave Hanson
Çevirmen:Ekin Tunçay Turan
Tür: Komedi
Bölüm: 2
Yönetmen:Muharrem Uğurlu
Oyuncular:Muzaffer Yöntem, Olcay Tanberken, Metin Kurt
Dans Koreografi:Gizem Topal