Fazilet Hanım ve Kızları 36. Bölüm Fragman

Hep bir nefret ve kin gütme üzerine kurulu olan Fazilet Hanım ve Kızları dizisinde entrikalar ve gerilimler bitmek bilmez…

Dizede birbirine doğru dürüst olan hiç kimse yok. Herkes yalancı, herkes kötü, herkes birbirinin açığını bulup kuyusunu deşme peşinde. Biri diğerini olduğu gibi kabul edip durumuna anlayışla yaklaşmıyor. Her dizi de klasik olarak işlenen aşk ve sevgi ilişkileri bile samimi işlenmiyor. karekterler sevdiklerinden bile emin değiller. Hazal aslında birkaç sezon Sinan’a aşıkken. Yıllardır bir araya gelmek için her türlü zorluğa göğüs germişken nedendir bilinmez bir anda Yağız’ a aşık olduğunu farketmeye başlıyor.

Köşkün Babası Hazım Egemen sadece yardım etmek için uçurumun başında, karnındaki çocuğa rağmen Ece’yi koruması altına alıyor. Hatta bununla yetinmeyip bütün çocuklarını karşısına alarak nikah bile yapıyor. Bu bölüme kadar farklı odalarda uyuyan Ece ve Hazım Bey göstermelik evliliklerini devam ettirdi. Bir anda acaba Ece’ye karşı duyduğu şeyin aşk olup olmadığı konusunda kafası karışır. Fazilet Hanım ve kızlarına tüm aile düşmandır. Evin hizmetçileri ve gelini Yasemin’de eklenerek bir düşman ittifakı kuruluyor. Bana kalırsa dizi çoktan kısır döngüye girdi. Çünkü onca olup biten olaylara rağmen hiç biri köşkten ayrılmıyor. Öyleki evin gelini Hazım Egemeni Öldürmeye teşebbüs etmesine rağmen halen birlikte yaşamaya devam ediyor. Hizmetçileri ele alalım Evin hanımına  öldürmek dahil birçok tehdidi savuran bir hizmetçi nasıl kovulmaz? Hazım Egemen kızının kocasının çocuğunu,  karısının taşıdığını bildiği halde kabul edebiliyor.  Kızı Selin ise bunu öğrenince Hazım Egemen’i tehtit edip köşkte kalmalarını garantiliyor… Normal koşullarda böyle bir noktaya gelen bir baba kız asla bir arada yaşamak istemezler… Bir de aradan yıllar geçmesine rağmen Ece’nin halen doğum yapmadı… Sanırım senarist kararsız kaldı. Birkaç sefer düşük yaptırma sınırına getirsede bir şekilde kurtardı.

Bence diziye yeni oyuncuların girmesi ve konun biraz farklı alanlara evrilmesi gerekiyor. izleyiciler her dizi de benzer sahneleri görmekten sıkıldı. Artık dizilerin insanların aklına ve mantığına uygun hikayeler anlatması gerekiyor.

Biraz kültürel olarak da topluma yön vermeleri gerektiğini de düşünüyorum. Hiç bir kahramanın bir kitap okuduğunu, tiyatroya gittiğini veya sanatsal ve kültürel bir konuda sohbet ettiklerini görmedik. Senaristler dizi izleyenleri ne zannediyorlar acaba? örneğin yaralanan vurulan veya kaza geçiren birisi olduğu zaman ilkyardım müdahalelerinin doğru yapılamaması. Yabancı dizilere baktığımızda böyle bir durumda mutlaka ” Biri 911″i arasın sessini duyarız. Bizde hiçbir zaman biri çıkıp “112”yi arayalım demez.

Oyuncu Kadrosu:
Fazilet Çamkıran: Nazan Kesal
Hazan Çamkıran: Deniz Baysal
Ece Çamkıran: Afra Saraçoğlu
Hazım Egemen: Mahir Günşırak
Güzide Egemen: Gülsen Tuncer
Yağız Egemen: Çağlar Ertuğrul
Sinan Egemen: Alp Navruz
Gökhan Egemen: Tolga Güleç

PAYLAŞIM
Önceki İçerikGürsel Birsel’in Jet Sosyete’si ‘Yalan Dünya’nın Devamı
Sonraki İçerikMOİ Sahne’de 2018 Şubat Ayı Programı
SABİT DOĞAN Eğitimci • Yazar • Sanat İnsanı • Dijital İçerik Üreticisi Sanatın İzinde Başlayan Bir Yolculuk Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Biyoloji Öğretmenliği mezunu olan Sabit Doğan, sanatla ilk kez OMÜ Tiyatro Topluluğu’nda (OMÜTİT) tanıştı. “Kanlı Nigar” oyunundaki Narçin karakteriyle sahneye adım attığında, performansı büyük yankı uyandırdı; oyun onlarca kez sahnelendi, her şehirde yoğun ilgi gördü. Eğitimci kimliğine geçişinde idealizmiyle öne çıkan Doğan, öğretmenliğe Şanlıurfa Siverek’in Hanharabe Köyü’nde başladı. İstanbul’un konforunu geride bırakıp, zor koşullarda eğitim vermeyi seçti. Askerliğini Şırnak Beytüşşebap’ta yaptıktan sonra yeniden İstanbul’a döndü. Yazarlık, Dergicilik ve Dijital Yayıncılık İstanbul yıllarında tiyatro oyunculuğu, metin yazarlığı ve senaryo çalışmalarına yöneldi. Hürriyet Gösteri Dergisi'nde Hami Çağdaş’la birlikte hazırladığı kültür–sanat dosyaları ve röportajlar büyük ses getirdi. Daha sonra kurduğu www.dirensanat.com adlı dijital sanat portalı, 15 yıldır Türkiye’nin en saygın kültür–sanat yayınlarından biri olarak varlığını sürdürüyor. Hem kurucusu, hem yayın yönetmeni, hem de editörü olan Doğan; sanatın ve sanatçının sesi olmayı ilke edindi. Portal, “Yılın En Prestijli Sanat Haber Kaynağı” ödülünü kazandı. Diren Sanat YouTube Kanalı’nda ise 200’ü aşkın sanatçı, yönetmen ve yazarla yaptığı röportajlar sanat dünyasında büyük yankı uyandırdı. Eğitimde İnovasyon ve Duyarlılık Sabit Doğan, Beşiktaş Sakıp Sabancı Anadolu Lisesi’nde biyoloji öğretmenliği yapmaktadır. %0,1’lik dilimden öğrenci alan bu okulda 15 yıldır görev yapmakta; sadece ders anlatan değil, öğrencilerini yaşamla tanıştıran bir rehber olarak görülmektedir. Kurucusu olduğu Robotik Kulübü, ulusal ve uluslararası yarışmalarda birincilikler kazandı. Ayrıca Raylı Sistemler Projesi’ni organize edip yürütücülüğünü üstlendi, Beyaz Bayrak Projesi’nde görev aldı, TÜBİTAK Türkiye Birinciliği kazanan öğrenciler yetiştirdi. Türkiye’de mobbing kavramını ilk kez gündeme getiren eğitimcilerden biri olarak dikkat çekti. Bu konuda açtığı ilk davalar ve kamuoyu çalışmaları birçok kişiye cesaret verdi; hakkında tezler yazıldı. Dijital Dönüşümün Sanatçı Yüzü Sabit Doğan bugün, sosyal medyada milyonlara ulaşan içerikleriyle hem sanatın hem eğitimin yüzünü dijital dünyaya taşımaktadır. Eğitim, sanat, mizah, kişisel gelişim, yemek kültürü ve edebiyatı harmanlayan içerikleri; aylık 40 milyondan fazla izlenme elde etmektedir. Kendisini “bilim ve sanatın izinde yürüyen bir eğitimci” olarak tanımlasa da, izleyicileri onu çoğu zaman evin içindeki bir dost, bir ağabey, bir rehber olarak görür. Sıcaklığıyla, derinliğiyle ve üretkenliğiyle hem öğretmen hem anlatıcı, hem sanat insanı hem de dijital çağın vicdanıdır. “Sanat, insanın kalbine dokunmadan hiçbir işe yaramaz.” — Sabit Doğan