Meclis Başkanı İsmail Kahraman’ın, ‘Kadınlar sahneye çıkmayacak’ dediği iddia edildiği ve 100 kadın, Kenter Tiyatrosu sahnesinde 100 replikle bu kabul edilemez karanlık zihniyeti protesto etti.
‘Dünya aydınlık olsaydı Sanat olmazdı’ demiş Albert Camus. Tabii ne onun ne de başka bir yazarın veya düşünürün ‘ Kadın olmazsa Sanat olmazdı’ demek aklına gelmemiş! Uygar dünyalarda kimin aklına gelebilir ki böylesine absürd ve karanlık bir düşünce! Ama işte biz bunu da gördük. 18 Mart Çanakkale anmasına dair bir tiyatro gösterisinde, Meclis Başkanı İsmail Kahraman’ın kadınlar sahneye çıkmayacak dediği iddia edildi.
Nasıl yani? Böylesine aşağılayıcı bir davranışla kadın oyuncuları, ait oldukları yerden, sahneden kopartarak, ortaçağ karanlığına mı çekilmek isteniyorduk! Bir akıl tutulması yaşanıyordu mutlaka. Başka bir izahı olamazdı böylesine çağ dışı bir zihniyetin. Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde kurulan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bir meclis başkanının ‘kadın oyuncu’ ları böylesine aşağılaması, aslında tüm Devlet Tiyatrosu camiasına ve ülkemizde perde açan bütün tiyatroculara yapılmış bir hakaretti. Kadın hak ve özgürlüğünü hedef alan düşmanlığın bu denli tehlikeli boyutlara gelmesi hiçbir şekilde kabul edilemezdi. İlk Türk Müslüman kadın oyuncu Afife Jale’nin izinde olan kadınlar buna sessiz kalamazdı, kalmadı, kalmadık…
Bu sabah, Kenter Tiyatrosu sahnesinde kadınlar bir araya geldik. Oyuncular Sendikası’nın ve birçok kadın örgütün girişimi ve desteğiyle ortaya imece bir ‘Biz sahnedeyiz, birlikteyiz’ diye haykıran ‘100 Kadın, 100 Replik’ protestosu çıktı. Açılışı, tiyatromuzun duayen sanatçısı Gülriz Sururi (bir kez daha hayran kaldım), İtalyan tiyatro oyuncusu ve yönetmen Giorgio Strehler’den okuduğu bir intermezzo ile yaptı; “Benim mesleğim başkalarına hikaye anlatmak. Bu hikayeleri ille de anlatmalıyım. Anlatmadan yapamam. Birilerinin hikayelerini diğerlerine anlatırım. Bazen de kendi hikayelerimi, kendi kendime ya da başkalarına anlatırım. Bu hikayeleri insanların da bulunduğu ahşap bir sahne üzerinde bir takım eşyaların ve ışıkların ortasında anlatırım. Ahşap sahne olmasaydı, yerde ,herhangi bir meydanda bir sokak köşesinde, ya da bir balkondan, bir pencereden anlatırdım…..”
Oyuncular sendikasından Eda Çatalçam’ın hazırladığı, Dünya Tiyatro tarihinin önemli yazarlarının önemli oyunlarından seçilmiş 100 repliği sahnede 100 kadın, çok kısa bir provadan sonra seslendirdik. Tilbe Saran’ın öncülüğünde bir araya gelen kadın tiyatrocular ve tiyatro kadınları (iyi ki ordaydım) replikleri okuduktan sonra beden perküsyonu yapan Kübra Balcan ve Timuçin Gürer’le birlikte salondan da gelen destek alkışlarıyla vücut dilimizle sesimizi çıkarttık. Birlikteyiz, sahnedeyiz mesajını verdik.
Okuduğumuz, bazı oyun repliklerini paylaşmak istiyorum;
– Çığrından çıkmış bir zaman bu /W.Shakespeare / Hamlet (Hamlet)
– ‘ Nedir bu sıkı-düzen, bu kuşkulu durum memlekette’. W. Shakespeare /Hamlet (Marcellus)
– Olmak ya da olmamak işte bütün mesele bu. W. Shakespeare/ Hamlet (Hamlet)
_ Büyük değişimlerden önce hep böyle olur . W.Shakespeare/3.Richard (Üçüncü yurttaş)
– İlahi bir içgüdüyle tehlikeyi sezer insanlar. W.Shakespeare/ 3,Richard (üçüncü yurttaş)
– Hepiniz sünepesiniz, ben Toprak Ana’yım. Siz hepiniz sünepesiniz/ Edward Albee / Kim Korkar Virginia Wolf’tan (Martha)
– Bu zindan seslerine paydos artık. Lorca/ Bernarda Alba’nın Evi (Adela)
– “İstifa” diye bağırıyorlar galiba. Haldun Taner / Ay Işığında Şamata ( Hidayet)
O sahneden yükselen günün en anlamlı repliklerinden biri Albert Camus’e aitti ‘ Şu fanilerin asıl hatası ne biliyor musun, tiyatroya yürekten inanmıyorlar’ (Caligula). İşte ‘tiyatro’ya, tiyatroda ‘kadının gücüne’ kadının özgürlüğüne inananlar, hep birlikte sahne aldık bugün. Karanlık zihniyete inat her birimiz bir ışık yakarak…
Yüz Kadın Yüz Replik/ Kadınlar Olarak Hayatın heralanında varız var olacağız