Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu kurulduğu günden bugüne çok geniş bir yelpazede oyunlar sergileyen bir topluluk. Aziz Nesin’in “Hakkımı Ver Hakkı”sından “Çılgınlar Kulübü”ne, “Uzakta Piyano Sesleri”nden “Orkestra”ya, “Küçük Prens”e, “Kaplumbağa”ya… kadar uzanan, onlarca oyundan oluşan çok geniş bir yelpaze. Son yıllarda Ali Poyrozoğlu’nu kendi yazıp yönettiği ve başrolünü üstlendiği tek kişilik oyunlarda izledik: “Ödünç Yaşamlar”, “Asi Kuş”; “Ben Eskiden Küçüktüm”. Bu üç oyunda da sanatçı kendi yaşamından, anılarından, yaşanmışlıklarından yola çıkıyor,
Yaşar İlksavaş
Evlilik İki Kişilik Yalnızlığa Dönüştüğünde; TAMAMLA BİZİ EY AŞK
22 yıllık evli, çoluk çocuğa kavuşmuş bir çift: Papatya ve Mahmut Kamil Yılmaz. Erkek tam anlamıyla bir maçodur. İşiyle evi arasında gidip gelmekte, karısının hazırladığı güzel yemekleri yemekte, televizyonda maç seyretmektedir. Bu sıradanlaşmış hayatı içinde mutludur. Karısının da mutlu olduğunu düşünür. Ona bir çocuk vermiştir, güzel bir ev vermiştir, para sıkıntısı hiç çektirmemiştir. Kendi bakış açısından bunun kadına yeteceğini düşünür. Belki bunu bile düşünmez, düşünme gereği duymaz. Ona göre hayat budur zaten. Oysa Papatya mutsuzdur. Konuşacak bir şeyleri kalmamıştır, birlikte zaman geçirmeyeli yıllar olmuştur, cinsel ilişkileri bile bitmiştir. Evlilikleri iki kişilik bir yalnızlığa dönüşmüştür. Aslında kadın başlangıçta bir maçoyu sevmiş, aşık olmuştur. Adam da kadını çok sevmiştir. Ama zaman geçtikçe, bir de çocukları olduğunda adamın maçoluğu artmış, evlilikleri bir yerde tıkanmıştır. Erkek değilse de kadın bunun fazlasıyla bilincindedir ve hayatları çekilmez bir hal almaktadır. İki taraf da anlaşılamadığını düşünüp kendini haklı görmektedir. Bu durumda önlerinde iki yol vardır: ya birçok insanın yaptığı gibi evliliklerini kurtarmak için bir evlilik terapistine gideceklerdir, ya da mahkemeye gidip boşanacaklardır. Klozet kapağı imalâtçısı Mahmut Kamil Yılmaz her ne kadar bu terapi olayına inanmasa da karısının zoruyla gitmeye karar verir…
Oyunu Ali Poyrazoğlu öykü tadındaki denemelerini topladığı “Tamamla Bizi Ey Aşk” ve aşk üzerine düşüncelerinin hayat bulduğu “Bir Sen Kaldın Yalnızlık Gelince” kitaplarından derlemiş; psikodramanın yaratıcısı psikiatrist Jacop Levy Moreno’nun kitaplarından alınmış egzersizlerle tamamlamış. Aslında Moreno’nun grup terapilerinde uyguladığı iki yüz civarındaki egzersizden üç psikodramatik egzersizini özenle seçmiş.
“Tamamla Bizi Ey Aşk” giderek yozlaşan, sıradanlaşan, anlamını yitiren evlilikleri sahneye getiren, evliliği, aşkı, ikili ilişkilerdeki sorunları irdeleyen, sorgulayan bir oyun. Hemen her insanın yaşadığı, en azından yakın çevresinde tanıklık ettiği olaylar bunlar. Bir anlamda da insanın yaşayıp da kendi kendine itiraf edemedikleri. Charlie Chaplin ne kadar doğru söylemiş, “Komedi hayatın uzaktan görünüşüdür,” diye. Biz de hiç kuşkusuz gerçek yaşamlarımızdan kesitler gördüğümüz için olsa gerek,birbuçuk saat boyunca hiç durmaksızın, bu kadar çok gülüyoruz.
“Tamamla Bizi Ey Aşk” bıçak sırtı dengede oyunculuk isteyen bir oyun. En büyük ağırlığı da Ali Poyrazoğlu’nun omuzlarında. Yıllardır sahneden uzak kalmış Şebnem Özinal ve Melih Ekener rahat, uyumlu ve doğru oyunculuklarıyla dikkati çekiyorlar. Öne çıkma gibi bir çabaları yok. Rollerini en doğru biçimde yorumlayıp Ali Poyrazoğlu’na destek oluyorlar.
Oyun iki farklı kalıpta oynanıyor sanki. Bir sahne üzerinde oynanan oyun var, bir de seyirciyle birlikte oynanan, seyircinin de oyunun bir parçası olduğu oyun. Tüm salon grup terapisindeki danışanlar yerinde. Sahnede hem klasik bir güldürü izliyoruz, hem de Commedia dell’Arte esintilerini yakalıyoruz. Doktor (Melih Ekener) İl Dottore, Mahmut Kamil Yılmaz (Ali Poyrazoğlu) bir anlamda Arlecchino, yani soytarı. Papatya da (Şebnim Özinal) Pulcinella, bir anlamda da Arlecchino’ya aşık, ama ona kızan, onu yola getirmeye çalışan Commedia dell’Arte’nin güzel kızı Columbina. Oyunda komik, epik ve dramatik ögeler çok başarıyla harmanlanmış. Yer yer de ortaoyunundaki kavuklu ve pişekârı yakalıyoruz sahnede. Yani birbirinden farklı birkaç oyunculuk tekniğini bir arada izliyoruz.
Ali Poyrazoğlu’nun yorumladığı Mahmut Kamil Yılmaz oynanması çok zor bir rol. Hem bir maçoyu oynayacaksınız, hem de onu seyircinin kabulleneceği sevimli bir tip olarak sunacaksınız, hem sahnede klasik komedi oynayacaksınız, hem de seyirciyle interaktif bir ilişki kuracaksınız, sahneden inecek, seyircinin arasına karışacak, seyirciyle doğaçlama konuşacaksınız, üstelik kalabalıkta konuşmaktan çekinen bizim insanımızı konuşturmayı başaracaksınız, hattâ içini dökecek kıvama getireceksiniz, hem güldürecek hem de duygulandıracaksınız… Bunun için yalnızca iyi oyuncu olmak yeterli değil kanımca. Bunun için, iyi oyunculuğun ötesinde, yeteneğin yılların deneyimiyle desteklenmesi gerek, bilgi ve kültür birikiminin tanrı vergisi sahne sempatisiyle harmanlanması gerek, seyircinin sevgi ve güvenini kazanmış olmak gerek, seyirciyi yakından tanımak gerek, büyük bir doğaçlama yeteneği gerek, bütün bir salona egemen olmayı başarmak gerek, yani bunun için Ali Poyrazoğlu olmak gerek. Mezarlık sahnesinideki dramatik oyunculuğu için de kendisini ayrıca kutlamak isterim
“Tamamla Bizi Ey Aşk” seyircinin kahkahaya doyacağı, manen zenginleşmiş, en azından rahatlamış olarak çıkacağı, çıkarken de “Evlilik her şeye rağmen güzel bir şeymiş,” diyeceği bir oyun. Ali Poyrazoğlu’ndan bir oyunculuk resitali.
Not: Bu yazı yazarın onayı ile Mikrop Dergisinde de yayınlandı.
ali poyrazoğlu ile ilgili aramalar
ali poyrazoğlu oyunları