Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması filmlerinden ‘Halef’ filminin festivaldeki gösterimi MalatyaPark Avşar Sinemaları’nda gerçekleştirildi. Gösterimin ardından filmin yönetmeni ve senaristi Murat Düzgünoğlu, oyuncularından Baran Şükrü Babacan, genel koordinatörü Alper Yılmaz, yardımcı yönetmeni Aslı Kaygusuz ve sanat yönetmeni Osman Özcan’ın katılımıyla bir söyleşi gerçekleştirildi. Söyleşinin moderatörlüğünü Rıza Oylum üstlendi.

‘Halef’, portakal hasadı için Adana’ya, annesinin yanına gelen Mahir’in yıllar önce ölen abisinin reenkarnasyonu olduğunu iddia eden Halef’le ilişkisine odaklanıyor. Yeniden dirilmelerin, şifalı muskaların, tavaf edilen dergâhların dünyasında iki kardeşin farklılıklarını ve birbirlerine yaklaşmalarını konu ediniyor.

Düzgünoğlu, üçüncü uzun metrajı olan ‘Halef’in senaryosunu Melik Saraçoğlu’yla beraber kaleme almış. Düzgünoğlu, yaklaşık 20 senedir Hatay’a gidip geldiğini ve oradaki Arap Alevilerini iyi tanıdığını ifade ediyor. Bu inancın içerisinde reenkarnasyonun var olduğunu anlatan Düzgünoğlu, Halef karakterine ilham vermiş olan birisiyle tanıştığını ifade ediyor. ‘Halef’ filmi de Düzgünoğlu’nun bu doğrultuda yazdığı bir hikâyeden doğmuş.

Rıza Oylum’un çekim koşulları hakkındaki sorusuna yanıt olarak, çok küçük bir ekiple çalıştıklarını ifade eden Düzgünoğlu, Adana’da ‘delirtici bir soğuk’ altında çalışmak durumunda kaldıklarını söyledi. Yönetmen, filmin görsel dünyasıyla ilgili şunları ifade etti:

‘Senaryo yazılırken sizin kafanızda bir renk, bir mevsim oluşuyor. Bununla beraber filmin aslında bir ruhsal atmosferi var ve o atmosfer kendini filme dayatıyor. Bu hikâye sonbahardan kışa geçilen bir zamanda geçiyor ve film boyunca o renk değişimini göstermeye çalıştık. Bunun tabii ki filmin içeriğiyle yakından bir ilişkisi var.’

‘Halef’in inanmak istediklerimize inanmamız üzerine bir film olduğunu ifade eden Düzgünoğlu, reenkarnasyon temasının frapan bir öge olduğunun farkında olduğunu, ancak filmin reenkarnasyon üzerine bir film olmadığını ifade etti.

Filmde Halef rolünü canlandıran Baran Şükrü Babacan ise rolüyle ilgili şu ifadeleri kullandı:

‘Rolün bana en ilginç gelen kısmı karakterin doğru mu söylüyor yalan mı söylüyor belli olmamasıydı. Bu filmin de temel sorusu aynı zamanda. Benim kafamdaki soru da hep buydu. Sorunun cevabını da son ana kadar bilmiyordum, Murat Hoca ikisini de almak istediğini söyledi. O yüzden benim için hem zorlayıcı hem de çok eğlenceli bir süreç oldu. Çünkü bir rolün içerisinde iki farklı karakteri oynamış gibi hissettim.’

Bir Cevap Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.