“Sersem Kocanın Kurnaz Karısı”nda Tomas Fasulyacıyan’ın o ünlü tiradını unutmak ne mümkün: “Zaten aktör dediğin nedir ki? Oynarken varızdır, yok olunca da sesimiz bir hoş seda olarak kalır. Bir zaman sonra da unutulup gider. Olsa olsa eski program dergilerinde soluk birer hayal olur kalırız.
OSMANLI VE TÜRKİYE TİYATROSUNDA ŞAHİNYANLAR
“Sersem Kocanın Kurnaz Karısı”nda Tomas Fasulyacıyan’ın o ünlü tiradını unutmak ne mümkün: “Zaten aktör dediğin nedir ki? Oynarken varızdır, yok olunca da sesimiz bir hoş seda olarak kalır. Bir zaman sonra da unutulup gider. Olsa olsa eski program dergilerinde soluk birer hayal olur kalırız.” Gerçekten de tiyatro oyuncusu olmak buza yazı yazmak gibi bir şeydir. Sahneden indiniz mi yıllar içinde unutulup gidersiniz. Bu kapsamda tiyatrocuların anı kitapları yok denecek kadar az. Tiyatro araştırmaları bence hiç yeterli değil, başvurulan kaynakların çoğu hemen hemen aynı. Bu nedenle bgst’nin (Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu’nun) çalışmaları, araştırmaları ve yayınlarını çok önemli buluyorum. Çıkardıkları Mimesis derginin en yakın takipçilerindenim. Özellikle Ermeni tiyatrosu üzerine yaptıkları kapsamlı araştırmalar büyük bir boşluğu kapatma yolunda çok önemli çalışmalar. Kısa süre önce bgst Yayınları’ndan çıkmış olan “Osmanlı ve Türkiye Tiyatrosunda Şahinyanlar” da bu boşluğu kapatmaya yönelik oldukça önemli bir çalışma, oldukça emek harcanmış bir araştırma.
Tiyatroya gönül vermiş ilk sanatçıların hepsi de mücadele insanlarıdır. Modern Türk tiyatrosunun ilk aktörlerinden Ahmet Fehim Bey’in anılarını okuduğumuzda tiyatro gruplarının hangi zor koşullar altında varolmaya çalıştıklarını, çektikleri yoklukları, yoksunlukları, verdikleri mücadelelere yakından tanık oluruz. Osmanlı’da Batılı anlamda tiyatronun kurulup yerleşmesinde hiç kuşkusuz en büyük pay Ermeni tiyatro sanatçılarınındır. Bu sanatçıların bir bölümünün adını hemen tüm araştırma-inceleme kitaplarında görürüz de, bir bölümünün adı kimi çalışmalarda yalnızca anılmakla yetinilir. Vahan ve Oksen Şahinyan gibi.
Başta Vahan ve Oksen Şahinyan olmak üzere Şahinyan ailesinin Osmanlı ve Türkiye tiyatrosuna katkılarını, verdikleri büyük emeği ve mücadeleyi Nesim Ovadya İzrail’in yukarıda adı geçen kitabından ayrıntısıyla öğreniyoruz. Şahinyanlar’ın Osmanlı ve Türkiye’de 100 yıla yakın bir süre, kesintilerle de olsa, sahnede yer almış bir Ermeni aile olduğunu düşünürsek tiyatro tarihimize ne denli önemli bir ışık tutulduğunu anlarız. Sözkonusu kitap yalnızca tiyatroya gönül ve emek vermiş bir Ermeni aileyi tanıtmakla kalmıyor, Şahinyanlar’ın yaşamı ve tiyatro serüvenleri dönemin Ermeni tiyatrosunu da gözler önüne seriyor. Hangi ortamlarda tiyatro yaptıkları dile getirilirken, yükselişlerinin ve çöküşlerinin bir rastlantı olmadığını görüyoruz. 1870-1880 yılları arasında devlet desteğini arkasına alan tiyatro yükselişe geçerken, Güllü Agop ve Mınakyan yönetiminde tiyatroya Ermeni sanatçılar hakim olurken, sonrasında gelen yasaklamalarla, 1915 olayları ve sonrasında çok sevdikleri ülkelerini terk etmek zorunda kalmaları bir tarihçi tarafsızlığıyla kitaba dökülmüş. Ermeni tiyatrocular arasında tiyatro sanatını ailece gerçekleştirmek, ailece sürdürmek geleneği olduğu da dikkatimizi çekiyor; örnekse, Şahinyanlar, binemeciyanlar, Fasulyacıyanlar, Çuhacıyanlar, Nişanyanlar…
Evet, Türkiye tiyatrosuna büyük emeği geçmiş, adları satır aralarında kaldığı için değerlerini tam bilememiş olduğumuz çok önemli tiyatrocu bir aileyi tanıyoruz bu kitapta. Vahan Şahinyan’ı, “Ben sahneye yalnız vücudumla değil, kafam, ruhum ve bütün varlığımla bağlıyımdır. Hem her sahnede her türlü oynadım. Hem heyetler kurarak diyar diyar dolaştım. Her tarafa Türk sahnesi götürdüm,” diyen Oksen Şahinyan’ı, Kamelya’yı, Ferdinand Şahinyan’ı… yakından tanıyor, dönemin tiyatro kumpanyalarını ve repertuarlarını öğrenerek adeta bir arşive sahip oluyoruz.
Osmanlı veTürkiye Tiyatrosunda Şahinyanlar, tiyatroyla, özellikle Türkiye tiyatrosuyla ilgilenenlerin muhakkak kitaplığında bulunması gereken çok titiz, ayrıntılı, büyük emek ürünü bir eser.
Yaşar İlksavaş
www.dirensanat.com