B Planı’nın Toy işbirliğiyle sahnelediği, Sami Berat Marçalı’nın yazıp yönettiği ‘Yalnızlar Kulübü’, yaşamın anlamını, özgürlüğü ve motivasyonu kişisel gelişim kursunda arayanların hikayesi…
Sami Berat Marçalı’nın yazıp sahneye koyduğu ‘Yalnızlar Kulübü’ oyunu ilk kez, ikincikat yapımı olarak, 18. İstanbul Uluslararası Tiyatro Festivali’nde seyirciyle buluşmuştu. İki yıl önce Marçalı, kurucu ortak olduğu bu topluluktan ayrılarak b Planı’nı kurdu ve bir de baktık ki ‘Yalnızlar Kulübü’ yine sahnede! Şaşırdım, neden sadece altı yıl arayla aynı oyun diye. Ama ‘Yalnızlar Kulübü’nü izledikten sonra, Sami Berat Marçalı’nın oyunu neredeyse yeni baştan yazdığını ve farklı bir rejiyle sahnelediğini gördüm. Biz, 21. Yüzyılın metropol insanları, giderek, kocaman bir yalnızlar kulübünün üyeleri gibi olduğumuzdan oyun şimdi daha da güncel. Hele İstanbul’un yaşanması çok zor bir metropol olduğunu düşünürsek! Büyük kentin kaosu içinde her gün daha çok sıkışıp kaybolan, evinde, işinde mutsuz, teknolojiden başını kaldırmayan doyumsuz kadın ve erkeğin ilişki kurması ve o ilişkiyi sürdürmesi nerdeyse imkansız hale geldi. Günümüz modern insanı, mutluluğun peşinde, bireysel veya toplu halde biçare durumuna çare aramasa, yaşam koçluğu en gözde mesleklerden biri olur muydu? İnsanlar yeni enerjiler, yeni motivasyonlar, yeni farkındalık stratejileri ve iletişim eğitimleri için kurslarda, seminerlerde dolaşır mıydı? Kişisel gelişim kitapları, klasiklerden bile daha çok satar mıydı? İlk Yalnızlar Kulübü kısa bir oyundu. Sorunlar, dertler, yalnızlıklar artınca bu kez 2 saati aşmış! Sami Berat Marçalı, oyunun yeni versiyonunda karakterlerin hikayelerini daha derin incelemiş. Üstü kapalı yazılmış sahneler belirginlik kazanmış. Özellikle, ‘Hayatın Ritmini Bul’ sloganıyla yola çıkıp kişisel gelişim kursu açan Demet Sağlam karakteri daha sağlam şekilde işlenmiş. Marçalı, yeni kurgusunda, seyirciyi oyuna dahil ederek bu deneyimin bir parçası haline getirmeyi seçmiş ki bence akıllıca davranmış. Oyuna girmeden önce isimlerimizi sordular, etiketlere yazdılar, biz de onları yakamıza yapıştırdık. Böylece, beş kursiyer oyuncuyla birlikte bu sınıfın parçası olarak, derin bir nefes aldık ve kendimizi Demet Sağlam’ın engin deneyimlerine teslim ettik! Buse, Emel, Kerem, Mehmet, Nazım, hep birlikte, ‘hayatın ritmini yakalamak, içimizdeki lideri geliştirmek, başarı ve mutluluğa ulaşmak için çıktık yola… Acıtan bütün hatıralar ortaya dökülürken, açık ve şeffaf olacak, kendimize bile yalan söylemeyecektik. Yoksa bedenlerimizde tutsak olarak kalırdık!
Epizotlara bölünerek anlatılan derslerde kursiyerleri dinledik: Bu yalnız insanların kendilerinden bile sakladıkları çocukluk anılarına dayanan sırlarına, bastırılmış öfkelerine, gizli kıskançlıklarına, bir türlü kabuk tutamamış yaralarına dokunduk. Sami Berat Marçalı’nın zekice kurgulayıp, komedisini çıkartarak kıvraklıkla sahneye taşıdığı ‘ Yalnızlar Kulübü’ ne bir de oyuncuların samimi ve sahici yorumları eklenince, ortaya zevkle izlenen bir oyun çıkmış. Mehmet’e üzülürken, babamın kokusunu çok özledim, Buse’nin hayal kırıklıkları içimi burkarken, birden kendimi gülerken yakaladım, Emel’le, Kerem’in içine düştükleri çıkmaza çare aradım, Nazım’ın travmasıyla bugün dizlerimde hala izlerini taşıdığım salıncak kazasını yeniden yaşadım. Demet Sağlam’ın anlattıklarında kendi iç sesime döndüm.
TAM BİR EKİP OYUNU
‘Yalnızlar Kulübü’nün ilk sahnelenişinden aklımda özellikle Buse rolündeki başarılı yorumuyla Pınar Çağlar Gençtürk kalmış. Zaten genç oyuncu, 2013 yılında, Sadri Alışık Tiyatro Oyuncu Ödülleri’nde ‘ Yardımcı Rolde En İyi Kadın Oyuncu’ ödülüne değer görülmüştü. Yazdığı oyunun yönetmeni olmayı her zaman avantajlı buluyorum. Yazar Marçalı, bu kez karakterleri daha ayrıntılı işlediği için yönetmen Marçalı’nın işini kolaylaştırmış, oyunun komedisi çıkmış ve oyunculara daha çok imkan tanınmış. Babasına, çocukluğuna, başarısız evliliğine takılıp kalmış, kursiyerlerini hayatının amacı yapacak kadar yalnız olan Demet Sağlam rolünde Devin Özgür Çınar’ı izledik. Daha sahneye adım atar atmaz sanki bir enerji fırtınası esti ve tüm salonu kucakladı. O enerji, oyun süresince hiç düşmeden devam etti. Buse rolündeki Ceren Taşçı’nın doğal bir komedi yeteneği olduğunu düşünüyorum. Psikolojisindeki değişimleri fiziksel olarak başarıyla yansıtıyor. İçinde fırtınalar kopan Emel’de Duygu Yetiş, kendini ifade etmekle zorlanan, agresif olabilen Kerem’de Kaya Akkaya, kırılgan, duygusal Mehmet’te Umut Kurt, kendini, duygularını ele vermemek için direnen Nazım’da Olgu Baran Kubilay, oyunu sürükleyen genç kursiyerler yani oyuncular. Yalnızlar Kulubü’nde sıkı bir reji çalışması yapılmış ve ortaya çok başarılı bir ekip oyunculuğu çıkmış.
Yalnızlar Kulübü’nün dekor tasarımı, yapboz şeklinde. Değişimi biraz zaman alsa da oyunun değişik mekanları için yaratıcı olanaklar sunuyor. Seyirciyi, kurstan alarak, sokağa çıkartıyor, gece kulübüne, yatak odasına ve mezarlığa götürüyor. Bu işlevsel dekor parçaları sayesinde sonra kendinizi yeniden kursta buluyorsunuz. Tasarım, b Planı’nın diğer oyunu Tac’ın Nöbetçileri’nin de dekorunu hazırlayan Marta Montevecchi imzasını taşıyor. Oyunun kostümlerini, b Planı’nında her şeye yetişen, bence Sami Berat Marçalı’nın büyük şansı olan, tiyatronun koordinatörü Dilek Tora hazırlamış.
Biz bütün kursiyerler; oynayanlar ve seyredenler, güle, düşüne, kişisel gelişim kursundaki serüvenimizi, on haftada, haftada iki dersten toplam yirmi derste tamamladık. Bu ilginç deneyimden kime ne kaldı, hayatın ritmi yakalandı mı, bilemem! Ben Yalnızlar Kulübü’nü sevdim, önemli bir oyun olduğunu düşünüyorum ve parçası olmaktan mutlu oldum (uzun bulmama rağmen). Katılın bu terapiye, sorgulayın kendinizi, iyi gelecektir…
yalnızlar kulübü ile ilgili aramalar
yalnızlar kulübü tiyatro
yalnızlar kulübü oyuncuları
yalnızlar kulübü 2
yalnızlar kulübü grup
yalnızlar kulübü bilet
yalnızlar kulübü izle
yalnızlar kulübü zorlu
yalnızlar kulübü toy