Gülriz Sururi, geldiği yaş itibariyle yaşamdan elini eteğini çekmeden, düşünme biçiminin doğruluğunu koruyarak, hayata katma değer katarak yaşadı.
Bodrum’daki evinde her yaz davetler verdi! 2018-2019 Tiyatro sezonunda Tiyatro Adam’ın Meçhul Paşa oyunun galasındaydı. Sosyal medyada görüşlerini hep paylaştı. Tiyatro ve onunla ilgili konularda sürekli aktif oldu. Cumhuriyet kutlamalarına destek oldu. Model alınacak bir kişilik örneği oldu. Tiyatro tarihimizde ve bizlerde hep ışıklar içinde yaşayacak…
Ankara Devlet Konservatuvarı tiyatro bölümünde öğrenciyken, Engin Cezzar Amerika’dan yeni dönmüş, Keşanlı Ali’yi oynuyordu. Gülriz de Zeliha yı… O zamanlar Keşanlı Ali Destanı’nı, Türkiye’de, Devlet Tiyatroları henüz oynamamıştı .Dönem, Sururi ailesinin tümünün hayatta olduğu dönem. Cem Karaca’nın annesi Toto Karaca da aileden! Muhsin Ertuğrul hoca Ankara’yı terk etmiş. İstanbul’da küçük bulvar tiyatrolarının yanında, özel tiyatrolarda, evrensel tiyatro kültürünü yansıtan büyük prodüksiyonlar yapılmaya çalışılıyordu. Haldun Taner’in ‘Keşanlı Ali Destanı’ bir ilk örnek. Daha sonra Gülriz Sururi-Engin Cezzar Tiyatrosu yine çok önemli bir atılım yapmış, o zamanlar Amerika’da oynayan, Vietnam Savaşı eleştirisi yapan HAİR müzikalini sergilemişti. Türkiye’de tiyatro kültürünün yaygınlaşmasında; Devlet Tiyatroları’nın Kuruluş Yönetmeliği’nin ilk maddesinde yer aldığı gibi; çok önemli ve özendirici rol oynamışlardır. Daha sonra, yedek subaylık yıllarımda benim velim olan, hafta sonları evlerine evci çıktığım Sevgili Candan ve Başar Sabuncu’ların evinde yemekte birlikte olmuştum. Dostluğumuz hep gelişti. Sevgili Can Yücel ile görüşmelerini, yeni projeler yapmak istediklerini anlatmışlardı. Zaten bir süre sonra da Başar Sabuncu’nun yönettiği ‘Kaldırım Serçesi’ni sahnelemişlerdi. Gülriz, Edith Piaf’ı canlandırmıştı… Haldun Taner’in de belirttiği o çok özgün sesi ve diksiyonu ile, oturmuş oyunculuk ve öz güveni ile.. Sevgili Engin Cezzar, Antalya Devlet Tiyatrosu’nda, ‘Kadı’ oyununu yönetmiş İstanbul’da, ‘Ayaktakımı Arasında’ da oyuncu olarak yer almıştı. Gülriz Sururi de Ankara da ‘Fosforlu Cevriye’ isimli oyunu yönetmişti. Sevgili Engin Cezzar ile birlikte Portekiz’e gitmiştik. Dünya Aktörler Federasyonu (FIA) “sorunlara çözüm” atölyeleri çalıştayına! Sevgili Gülriz ile de tiyatronun ve sanatın sorunları çerçevesinde çok birlikte olmuş, doğru ve çözüm içeren tepkiler göstermiştik. Onun toplumsal konulardaki duyarlılığına, tepkilerini gösterme duyarlılığına, zarafetine ve demokratlığına her zaman hayranlık duydum.
29 Ekim 2018’de düzenlediğimiz geceye katılamayacağını telefonda konuşmuştuk. Sonra da bu acı haber geldi. Onu hiç unutmayacağız. Kişisel kültürü, aile kültürü, oyunculuğu, yönetmenliği, tiyatro yöneticiliği, yaşama ve insana duyarlılığı ile, her tiyatrocunun, her insanın örnek alması, incelemesi gereken bir kişilik Gülriz Surururi. Ama, Özellikle oyuncu olmak isteyenlerin
Nedim Saban’ın Gülriz Sururi için Birgün’de Çıkan yazısı
İki gündür Gülriz Sururi hakkında yazılanları okuyorum. Üzüntü derin ama bilgiler sanki biraz yüzeysel kalıyor. Yıllardır sahnede olmadığı için onu izleyen çok az. Kaldırım Serçesi, Sokak Kızı İrma, Keşanlı Ali ekseninde dönüyor herşey. Ve bu oyunlarda nasıl oynadığı hakkında sadece uçuşan fikirler var.
Ben onu defalarca izledim. Defalarca aynı sofralarda bulundum. En önemlisi 2009 yılında “Seyirci Kalmayın” eylemini onunla birlikte düzenleyen altı kişiden biriydim. Aktivist kişiliği, ilkeli davranışları ve her zaman ilerici bir duruş taşıması tabi ki çok önemli. Ancak Türkiye Tiyatrosu’na katkılarını yüzeysel biçimde dillendirmek Sururi’ye haksızlık. Bu nedenle özellikle bu konuya değinmek istiyorum.
Sururi ailesi geleneksel tiyatro kalıplarını sürdüren bir aileydi. Gülriz Sururi de kariyerine operetler ve tuluat tiyatrosu ile başladı. Muammer Karaca ile çalıştığı yıllarda Küçük Sahne’nin kuruluyor olması onu çok heyecanlandırdı. Batılı anlamda, metne dayalı bir tiyatro yapmak istiyordu. Bunu başarmak için Karaca Tiyatrosu’ndaki maaşının yarısına (kendi anılarında beyanıdır) Küçük Sahne’de Dormen Tiyatrosu’na katıldı. Burada oynadığı Ben Bir Fotoğraf Makinesiyim (ki daha sonraları Kabare müzikaline de dönüşmüş ve bu oyunu da oynamıştır) bir dönüm noktası sayılmalıdır. Batılı anlamda müzikallerin de yıldızı olmuştur. Bir süre sonra Engin Cezzar ile birlikte salt Batıyı taklit etmeyip, memleketin dertlerini, farklı bir tiyatro biçemiyle aktarmayı hedefleyen kendi tiyatrosunu kurmuştur. Bu tiyatro bence önemsenmesi gereken dört büyük yenilik yapmıştır.
İlki ..Keşanlı Ali Destanı “ödenekli tiyatrolarda red edildikten sonra, Sururi/ Cezzar’a gelir. Engin Bey, büyük prodüksiyon ve kalabalık kadrodan ürker, oyunu okumak bile istemez çünkü beğenmekten korkar. Gülriz Hanım ise bir gün Küçük Sahne’nin fuayesinde Haldun Taner, Genco Erkal’ın da katıldığı bir okuma provası düzenler. Haldun Taner pekçok rolü kendi okur. Keşanlı böyle doğar ve Küçük Sahne’ye sığmadığı için başka bir tiyatroda sahnelenir. Sururi/Cezzar Tiyatrosu hiper gerçekçilik ( Morfin) oyununu sahneleyerek tiyatroya biçimsel bir yenilik getirir.( O zamanın İtalyan Sinemasında böyle bir akım vardır). Bunun dışında, Gülriz Hanım’ın oynamadığı ancak Türkiye’deki ilk LGBT oyunu “Düşenin Dostu”nu da oynayarak büyük bir yeniliğe cesurca imza atarlar. Ötekinin hikayesini sahneye taşırlar. Yıldız Kenter’in Pembe Kadın’ı denediği gibi köy gerçeğine de sessiz kalmazlar ve töre üzerine kurulu Güngör Dilmen’in “Kurban”oyununu oynarlar. Genco Erkal, Ali Poyrazoğlu isimleri de bu tiyatronun beyin takımı olarak anılmalı ve çok önemsenmelidirler.
Gülriz Sururi’yi tarihsel olarak Türkiye’ye bir oyuncu ve yapımcı olarak kazandırdığı bu yenilikleri görmeden anmamalıyız.
Öte yandan, 2000’lerde oyunlar da yazmıştır.
Gülriz Sururi’nin yapımcı olarak son hayal kırıklığı ve küskünlüğü Ayşem Opereti’dir. Kadir Topbaş, sözlerinin hiç birini tutmaz, Sururi büyük bir borç batağı altında ezilir. Üstelik Kültür Bakanlığı oyunun yeterli sayıda sahnelenmediği gerekçesiyle yardımı geri talep eder. Kurulan bir bilirkişi konuyu değerlendirir ve Gülriz Sururi’den yardım geri alınmaz. Ancak sanatçı küser ve yakın tiyatro tarihimizde çok önemli bir yer taşıyan Sururi/ Cezzar Tiyatrosu tamamen sona erer.
Genel prova öncesinde ancak bu kadar derleyebildim. Doktora tezimde çok daha ayrıntılı belgelerim olacak. Umarım bu derleme bu önemli kadını hak ettiği gibi uğurlamamıza azıcık yardımcı olmuştur.
Gülriz Sururi/ Kaldırım Serçesi
Dlui Director
Tamer Levant
La inceput de Nou An 2019 ,avem bucuria de va transmite urarea ,,La Multi Ani, Buni ”! pentu toti talentatii actori si realizatori ai serialului ,, Mireasa din Istanbul ”, un film de exceptie .
Excelenta interpretare a personajelor Esma /Ipek Bilgin si Garip/ Tamer Levent , au rdicat stacheta filmului la o Lectie de Viata , subiectul principal, devenind ,, Mireasa Sultana – din Istanbul ”
Lectia de viata transmisa , de intreaga echipa actoriceasca , a fost invatata si resimtita cu emotie de telespectatori : Urmand drumul Inimii, poti transfera basmul Tinerete fara Batranete si biruinta Binelui ,,in realitatea contemporana , cand sentimentele de iubire ,retraite, le constientizezi mai mult, la adevarata lor valoare –
Va multumim si speram sa revedem in anul 2019 ,pe cei doi actori de exceptie Tamer Levent si Ipek Bilgin intr-un nou Film – Lectie de viata , Lectie de Arta /SanataEvet – sa dorim impreuna , ca prin film,prin arta ,sa ne apropriem unii de altii si de marile adevaruri ale umanitatii .
Cele mai frumoase urari . de sanatate , iubire si dragoste , entuziasm ,inspiratie , pe tot parcursul Noului An 2019 !
Cu multa apreciere –
Admiratori / Romania