KOD ADI ‘’ÇİÇERO’’
ELYESA BAZNA’NIN GERÇEK HAYAT HİKÂYESİ:
Yüzyılın casusluk olayı diye lansmanı yapılan ve 18 Ocak 2019’da vizyona girecek Çiçero filmi tüm sinemaseverler de büyük bir beklentiye sebep olmuş durumda. Filmin fragmanının aksiyon içeriği bir Türk James Bond hikâyesine işaret etmekle beraber filmin kahramanının gerçek hikâyesi tam olarak bunu yansıtmamaktadır.
Faruk Saruhan
Elyesa(İlyas) Bazna, aslında 1904 Priştine doğumlu Arnavut asıllı bir Türk’tür. Balkanlarda 1912–1913 yıllarında çıkan ayaklanmalar neticesi ailesiyle beraber Türkiye’ye yerleşirler. Hayatındaki en önemli ayrıntılardan bir tanesi askerliğinin bir bölümünü Ankara’da Çankaya köşkünde Atatürk’ün yaşadığı yıllarda yapmış olması. Bu çalışma esnasında İlyas Bazna devlet protokol hizmetleri hakkında detaylı tecrübe edinir. Asıl mesleği garson’luk, kavaslık ve şoförlük olan İlyas Bazna’nın hayatının ileri ki gelişimine baktığımızda Çankaya köşkü yıllarının bir tesadüf yerine bir yetiştirme periyodu olarak ta düşünülebilir. İlyas Bazna hakkında kaynak taraması yaptığınızda ilk izlenim yaşamına dair geçişlerdeki kopukluklar olarak belirir. İkinci olarak da, bohem ve bol para içinde bir yaşam özlemi ve onu elde etmek içinde her yola başvurabilecek bir kişilik yapısı göze çarpar.
İlyas Bazna, önce Alman konsolosluğunda işe başlar. Ancak burada eline geçen evrakları okuma merakı onun kısa sürede işten atılmasına neden olur. İlyas Bazna’nın diğer bir yeteneği sesinin güzel olması ve opera söylemeye olan merakıdır. Bu yeteneği aslında ileride casusluk kariyerinin oluşmasına destek olacaktır. 1943 yılında Ankara’da ki Britanya Büyükelçiliğinde Büyükelçi Hugge Knachbull-Hugessen’in hizmetinde uşak olarak işe başlar. Büyükelçi’de operaya meraklıdır. Daha önce evrak okuma merakı üzerinden bir elçilikten atılan İlyas Bazna’nın bu işi nasıl kabul edildiği muammadır aslında. Büyükelçinin opera sevgisi İlyas Bazna’yı ona yaklaştırır. İlyas Bazna, büyükelçiye banyosunda sırtını keselerken opera söyleyecek kadar yaklaşır. Büyükelçinin elçilik evraklarını evine getirip çalışması gibi kötü bir huyu vardır. Hırslı, açıkgöz ve zengin olma sevdası içindeki İlyas Bazna kısa sürede bunun kendisi için bir fırsat olduğunu görür. İlyas Bazna, ayrıca babasının ölümünden İngilizleri sorumlu tutmaktadır. İkinci Dünya savaşının en kanlı bölümleri devam ederken her bilginin her iki taraf içinde önemi büyüktür. İlyas Bana Almanlarla irtibata geçer ve onların lehine casusluk yapabileceğini söyler. Almanlar şüpheyle karşılarlar ancak yinede denemeye değer bulurlar. Evrak başına 20.000 sterlin üzerinden anlaşılır. O sıralarda Ankara’daki Alman büyükelçi Franz Von Papen ona ‘’Çiçero’’ kod adını takar.
İlyas Bazna evrakları nasıl kopyalayıp çıkaracaktır. Büyükelçi evrakları kapalı bir kutuda getirmektedir ve kutunun anahtarı yıkanırken dahi boynundadır. Almanlar bir balmumu kalıba kopyalamasını söylerler. İlyas Bazna bunu başarır. Sonra evrak akışı başlar. Evraklar gelir ancak Almanlar önce İlyas Bazna’nın çift taraflı bir ajan olduğu şüphesiyle evraklara güven duymazlar. Aslında evraklar çok değerlidir. Hatta bir belgede müttefik kuvvetlerin Almanlara taarruzu Fransa’nın Normandiya sahillerinden yapacağı bilgisi dahi vardır. Bunu dahi saçma diye Almanlar dikkate almaz. Hayatlarının hatalarını yaparlar. Zira Almanya’yı yok edecek müttefik taarruzu 1944 buradan yapılır.
İngilizler bir süre sonra elçilikten bir sızıntı olduğu konusunda şüphelenirler. Bu konuda Londra tarafından görevlendirilen Müfettiş İlyas Bazna’dan şüphelenir. Ancak Büyükelçi onun dil bilmez bir aptal olduğu konusunda bilgi vererek onun üstündeki şüpheleri dağıtır. Bu konuda araştırma derinleşince İlyas Bazna görevinden ayrılması gerektiğine inanır.
İlyas Bazna kazandığı paralarla o yıllarda bir Nazi cennetine dönen Arjantin’e kaçar. Yanında götürdüğü 300.000 sterlin ile krallar gibi yaşayacağını düşünür. Ancak Almanların kendine ödediği paraların sahte olduğunu anladığında tam anlamıyla yıkılır. Ava giderken avlanan aslında kendisi olmuştur. Ödemeler için kullanılan paralar aslında Hitler Almanya’sı tarafından İngiliz ekonomisini çökertmek için kullanılan sahte paralardır.
İlyas Bazna hikâyesi bir kahramanlık hikâyesi midir? Karanlık noktalar çoktur. Ancak yıllar sonra Milli İstihbarat teşkilatı tarafından yapılan açıklamalarda İlyas Bazna’nın Türk İstihbaratı için muhbirlik yaptığı açıklanacaktır. Buda faaliyetleri esnasında Türk İstihbaratının da işin içinde olduğunu anlatmaktadır.
İlyas Bazna’nın sonu da acı dolu bir hikâyedir. İlyas Bazna paraların sahte olduğu anlayınca Alman Hükümetini mahkemeye verir. Küçükte olsa bir tazminat alır. Bir süre Türkiye’de yaşadıktan sonra Almanya’da mezarlık bekçiliği yaparken 1970 yılında ölür. Münih’te defnedilir.
Bu garip son aslında bir kahraman casusa yakışmayan bir sondur.
İyi yaşama merakı, karmaşık ve sonu bilmece gibi olan İlyas Bazna karakteri ilk kez sinemaya aktarılmıyor. İlyaz Bazna kendi hikâyesini ‘’Ben Çiçeroyum’’ diye kitaplaştırır. Casusların hayatını kitap haline getirmesi çok az rastlanan bir olay olması onun hayatının gerçeklerine bizi şüpheyle bakmaya teşvik ediyor. Bu kitabı yönetmen Joseph L.Mankiewics 1951’de ‘’Five Fingers’’ yani ‘’Beş Parmak’’ adıyla sinemaya aktarır. Başrolde dönemin Amerikalı ünlü aktörü James Mason vardır. İlyas Bazna buna rağmen onu huzura kavuşturacak paraya kavuşamaz.
18 Ocak2019 Türk versiyonunu merakla beklediğimiz filmin başrolünde Erdal Beşikçioğlu ve Burcu Biricik var. Senaryosu Ali Can Yaraş’a ait olan filmin Yönetmen koltuğunda Kurtlar Vadisi Irak, Behzat Ç. Seni kalbime gömdüm filmlerinden hatırladığımız Serdar Akar var.
Merakla beklenilen film izleyiciyi sürükleyici bir macera içine çekerken bir dönem dünya siyasetine yön veren önemli şahsiyetleri de filmin akışı içinde tekrar hatırlama şansı veriyor. Ben ilk seansta yerimi şimdiden ayırttım bile.
Herkese iyi seyirler…
Faruk Saruhan