Erdi Işık’ın yazdığı, Kayhan Berkin’in sahneye koyduğu, Toy yapımın ‘Hipokrat’ oyunu, Canan Ergüder – Kenan Ece çiftini bir araya getiriyor. Oyun, iki doktorun vicdan muhasebesi üzerine kurulu.
Daha perde açmadan, medyada en çok konuşulan, yazılıp çizilen, merak edilen oyunlardan oldu, Erdi Işık‘ın kaleme aldığı ‘Hipokrat’. Başrolleri paylaşan Kenan Ece ve Canan Ergüder, seyircinin yakından tanıdığı (birçoğunun dizilerden) popüler isimlerdi, üstelik de evli bir çiftti! Benim içinse iki iyi tiyatrocuydu. Gittim, izledim. Ufak tefek aksaklıklara karşın, oyun zekice yazılmıştı, emin ellerdeydi, iyi oynanıyordu ve tutmuştu.
Oyunu seyrettikten sonra kendisinden aldığım bilgiye göre Erdi Işık, ‘Hipokrat’ı önce tek kişilik bir erkek oyunu olarak kaleme almış. Kadın versiyonunu ise sonradan yazmış. Daha sonra ikisini birleştirilerek tek bir oyun haline getirmiş. Seyrederken, tek kişilik bir oyun olabilirdi, hatta belki daha da iyi olabilirdi diye düşünmem boşuna değilmiş!
‘Hipokrat’ın kahramanları, kariyerlerinin en parlak dönemini yaşayan, biri kadın diğeri erkek iki başarılı cerrah. Genç ve güzel kadın doktor Yeşim, başarısız aşk deneyimlerinden sonra sevgililer gününde bir yemek daveti almış ama yine hüsrana uğrayınca, gece yarısı ayakları onu çalıştığı hastaneye götürmüş. Pek havalı, yakışıklı erkek doktorumuz Furkan da, tam yılbaşı partisindeyken, acil gelen bir telefonla ameliyat için hastaneye gitmek zorunda kalmış. Ve gecenin sonunda, iki ayrı hastanede, iki ayrı şüpheli ölüme sebebiyet vermekten, eş zamanlı olarak kendilerini tuvalete kilitleyip, vicdanlarıyla, kendileriyle yüzleşen iki doktor, iki insanla karşı karşıyayız. Yaptıkları bir hata, gerçek yüzlerini ortaya çıkartacak, heyecan, korku ve panik içinde itiraflar peş peşe gelecektir…
Yeşim, ameliyata girmeden önce, reşit olmayan bir kızla zorla evlenen ve düğün gecesi bıçaklanan Ahmet için “bunun gibiler yaşamamalı” diye geçirmemiş midir içinden? Ya Furkan… Taksim meydanında eğlenen Suriyelilere gıcık olmamış mıdır? Hani “içlerinden biri eksilse ne olur ki” diye düşünmesinin üzerinden çok da zaman geçmemiştir genç Suriyeli çocuğu ameliyat etmesi ile arada! Önyargılarından arınmış olarak mı girmişlerdir bu ameliyatlara? Hafif alkol de vardır işin içinde. Üstelik onlar, Hipokrat yemini etmiştir. Ekim 2017 yılında güncellenen Hipokrat yeminindeki yedinci madde şöyle demektedir: “Mesleğimi vicdanımla, onurumla ve iyi hekimlik ilkelerini gözeterek uygulayacağıma dair yemin ederim”. Ne derece sadık kalmışlardır Hipokrat yeminine? Bir vicdan hesaplaşmasında kişiyi en kolay ne kurtarır? Tabii ki, içlerini rahatlatacak “Ben aslında…” diye başlayan cümleler! İkisi de, en iyi okullarda okumuş, dereceyle mezun olmuş, her zaman insanlara karşı nazik davranmış, trafik kurallarına uymuş, her seçimde oy kullanmışlardır. Onlarınki, oldukları insanı, olmak istedikleri insana dönüştürme, haklı çıkarma çabasıdır. Kendilerini aklamak için sürekli didinip aslında gerçek kimliklerini ele verirken komik ve acınası durumlara düşerler
MÜTHİŞ BİR ENERJİ
Genç yazarların, eksikleri de olsa her zaman desteklenmesinden yanayım. Erdi Işık da o yazarlardan biri. ‘Hipokrat’ ta, ilginç, günümüz şehir insanına eleştirel bir bakış açısı getiren güncel bir konu yakalamış. Daha ayrıntılı, daha derinlikli işlenemez miydi? İşlenebilirdi tabii. Kadınla adamın vicdanlarını aklamak için sürekli aynı ve benzer monologları tekrarlamaları, oyunun sarkmasına neden oluyor. Hatta kopabiliyorsunuz bile. Baştan iki kişilik olarak tasarlansaydı bu sorun yaşanmazdı diye düşünüyorum. Ama işte tam da o noktada oyuncuların ustalığı devreye giriyor. Canan Ergüder’i ilk kez, yıllar önce Krek Tiyatro’nun sahnelediği Berkun Oya’nın ‘ Bayrak’ oyununda izlemiştim. Oyunculuğuyla bende iz bırakmıştı. Oyun Atölyesi’ndeki Nehir oyununda da severek alkışlamıştım. ‘Hipokrat’ta da çok yüksek bir enerjiyle dört elle sarılmış rolüne. Oyuncu Canan, doktor Yeşim’in didiklenmedik yanını bırakmıyor. Hem de büyük bir keyifle yapıyor! Öyle bir tempo ki, seyrederken başınız dönebilir. Kenan Ece, Özen Yula’nın severek izlediğim ‘Bakarsın Bulutlar Gider’ oyunundan sonra bende zaten kredisi yüksek olan bir aktör. O da, partneri gibi karakterinin en zayıf, en gizli kalmış noktalarını seyirciye açmakta son derece cömert davranıyor. İki oyuncu zor olan bir başka şeyi daha başarıyorlar; oyun süresince hiç göz göze gelmeden, müthiş bir uyum yakalıyorlar. Eğlendikleri ve oyunun her saniyesinden keyif aldıkları o kadar belli ki. Yönetmen Kayhan Berkin, iki usta oyuncuya alabildiğine alan ve özgürlük tanımış, iyi de yapmış. Yazarın satır aralarına gizlediği esprileri iyi değerlendirmiş. Benim oyunda yadırgadığım Suriyeli çocuğun hayaletinin birden doktor Furkan’ın karşısına çıkması oldu! Bana göre tamamen gereksiz bir sahneydi. Gökhan Kodalak’ın sadece tuvalet kağıtlarından oluşan dekor tasarımı, o kıstırılmışlık duygusunu iyi veriyor. Oyunun, ironik ruhunu destekliyor.
‘Hipokrat’ oyununda, iki şehirli, meslek sahibi insanın bilinçaltına bir yolculuk yaparken, vicdanınızın sesi de bir yerlerden kulağınıza bir şeyler fısıldayacaktır. Irkçılık, cinsiyet, önyargı, çocuk gelinler gibi kavramlar üzerinde mutlaka düşüneceksiniz. Yaşadığımız bu çağda, baş döndürücü bir yaşam koşturması ve kavgası içinde, kendi küçük korunaklı hayatlarımızda, hangimiz ne kadar dinleyebiliyoruz vicdanımızın sesini, ne kadar koruyabiliyoruz onurumuzu? Bunları düşünürken bir başka soru daha takıldı aklıma: Acaba, ‘Hipokrat’ta Canan Ergüder ve Kenan Ece yerine tanınmamış iki oyuncu oynasaydı, oyun bu kadar dolup taşar mıydı?
Yanıtı, seyreden versin!
Yanıtı, seyreden versin!
Hipokrat yemini, Hipokrat tiyatro oyunu, hipokrat oyununda kim oynuyor, hipkrat oyuncuları kimler, hipokrat Canan Ergüder, Hipokrat Kenan Ece, Hipokrat oyunu eleştirileri, Hipkrat Tiyatro oyunun yönetmeni, Hipokrat Tiyatro oyunu yazarı kim? Hipokrat Tiyatro oyunu nerede* Hipkrat tiyatro oyunun kadrosu