VENEDİK BİENALİ 59. ULUSLARARASI SANAT SERGİSİ TÜRKİYE PAVYONU 

0

Füsun Onur’dan bir modern zaman masalı “Evvel zaman içinde…”  

İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın (İKSV) koordinasyonunu üstlendiği, TC Dışişleri Bakanlığı himayesinde ve
TC Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla düzenlenen Venedik Bienali Türkiye Pavyonu’nda, sanat pratiği yarım yüzyılı aşan, kavramsal sanatın öncü isimlerinden Füsun Onur’un Evvel zaman içinde…” adlı yeni eseri yer alıyor.  

Küratörlüğünü İstanbul Bienali ve İKSV Güncel Sanat Projeleri Direktörü Bige Örer’inüstlendiği sergi, insanların gezegende yarattığı tahribata karşı birleşen bir grup fareyle kedinin öyküsünü anlatıyor. 

Venedik Bienali Türkiye Pavyonu, TC Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un katılımıyla ön izleme günlerinde açılışını yaparak uluslararası sanat dünyasına tanıtıldı. Türkiye Pavyonu, 23 Nisan-27 Kasım tarihleri arasında bienalin ana mekânlarından Arsenale’de yer alacak. Günümüzün en önemli sanat etkinliklerinden biri olarak kabul edilen Venedik Bienali 59. Uluslararası Sanat Sergisi’ni dünyanın dört bir yanından 600.000’e yakın sanatseverin ziyaret etmesi bekleniyor. 

Venedik Bienali 59. Uluslararası Sanat Sergisi Türkiye Pavyonu Sergisi Açılışı 

Venedik Bienali 59. Uluslararası Sanat Sergisi, 23 Nisan’daki genel açılışı öncesinde profesyoneller için gerçekleştirilen önizleme günleriyle başladı. Venedik Bienali Türkiye Pavyonu açılışı için İKSV Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı’nın ev sahipliğinde, 20 Nisan Çarşamba özel bir açılış etkinliği düzenlendi.

TC Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’unkatılımıyla gerçekleştirilen açılışa TC Roma Büyükelçisi Ömer Gücük, Büyükelçilik Müsteşarı Cemile Elvan Hacıefendioğlu, TC Roma Büyükelçiliği Kültür ve Tanıtım Müşaviri Haluk Söner ile TC Vatikan Büyükelçisi Lütfullah Göktaş, TC Milano Başkonsolosu Özgür Uludur ve TC Milano Muavin Konsolos Ozan Kublay’ın yanı sıra Türkiye Pavyonu’nun 21 kalıcı mekân destekçisi, bu seneki sergiye katkıda bulunan 13 destekçi, İKSV’nin Lale Kart üyeleriyle uluslararası sanat ve akademi dünyasından pek çok önemli isim katıldı. 

Türkiye Pavyonu açılış resepsiyonunda yaptığı konuşmada TC Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, “Kültür ve sanatın ortak dil ve küresel markası olan Venedik Bienali, 120 yılı aşkın süredir gerçekleşiyor, sanat sergilerinin de bu yıl 59’uncusu düzenleniyor. Türkiye Pavyonu’nda bu sene biz Füsun Onur Hanımefendi’nin performansıyla katılıyoruz. Bu etkinliklerin gerçekleşmesinde büyük emeği olan en başta Dış İşleri Bakanlığımız, İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) ve SAHA Derneği’ne şükran borçlu olduğumuzu söylemek istiyorum. 31 yıllık yolculukta Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak her daim onların yanında olduk, bu yolculuğa beraber devam ettik. İnşallah bundan sonra da beraber devam edeceğiz. Kültür sanatın birleştirici gücünün çok önemli olduğu bu günlerde Venedik Bienali güzel de bir rol oynuyor. Biz de Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak kültür ve sanata verdiğimiz destekleri arttırarak devam edeceğiz. STK’larımızın, bakanlıklarımızın yapacağı her türlü girişimi biz de Kültür ve turizm bakanlığı olarak destek vermeye hazırız. Bu görsel şölenleri bir şekilde ülkemize de getirmek, Türkiye’nin buralarda temsil edilmesi çok çok önemli,” dedi. 

İKSV Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı da yaptığı konuşmada, “2022’de vakfımızın 50. yılını kutluyoruz. Yarım yüzyıldır İstanbul’u dünyanın önde gelen kültür-sanat kentlerinden biri hâline getirmek ve sanatçıları desteklemenin yanı sıra Türkiye’nin güncel kültürel ve sanatsal üretiminin yurtdışındaki tanıtımına katkıda bulunmak için çalışıyoruz. 2007’den bu yana İKSV’nin koordinasyonunda düzenlenen Venedik Bienali Türkiye Pavyonu da bu yöndeki çalışmalarımızın en iyi örneklerinden birini oluşturuyor. Bu yıl Venedik Bienali’nde Füsun Onur, kendine has diliyle bizlere birlikte yaşamak, birlikte hayatta kalmak üzerine büyülü bir öykü anlatıyor. Salgın koşulları altında yaşadığımız uzun bir dönemin ardından sergimizi ziyaret edecek izleyicilerin bu naif ama güçlü hikâyeyi zevkle takip edeceklerini umuyorum. Katılımıyla açılışımızı onurlandıran Kültür ve Turizm Bakanımız Mehmet Nuri Ersoy’a, bu projenin gerçekleştirilmesindeki katkıları nedeniyle içten teşekkürlerimi sunuyorum. Değerli bağışlarıyla bu yılki serginin gerçekleştirilmesini mümkün kılan tüm destekçilerimize de teşekkür ediyorum,” dedi.

Venedik Bienali Türkiye Pavyonu’nun küratörlüğünü üstlenen, İstanbul Bienali ve İKSV Güncel Sanat Projeleri Direktörü Bige Örer, “Füsun Onur’la birlikte çalışmak, üretim sürecine eşlik etmek, onu yakından tanıyabilmek benim için çok kıymetli bir deneyim oldu. 50 yılı aşkın üretim hayatına yakından baktığımızda Onur ’un sanatının gündelik, masalsı ve yer yer otobiyografik öğelerle şekillendiğini görüyoruz. İlk eserlerinden bu yana genel eğilimin aksine heykelde kullanılan malzemeye değil heykelin sergilenmesine önem veren Onur, yerleştirmelerinde de mekân ve boşluğa yoğunlaşıyor. Venedik Bienali Türkiye Pavyonu için özel olarak ürettiği “Evvel zaman içinde…” başlıklı sergisi de Onur’un yıllardır büyük bir tutarlılıkla savunduğu sanatsal yaklaşımını tam olarak yansıtıyor. Onur’un felsefeden beslenen, hayal gücü ve yaratıcılığıyla oluşturduğu masalsı dünya aynı zamanda edebiyat ve müzik arasında şiirsel bir ilişki de kuruyor,” dedi.    

Füsun Onur: “Nereye gidersem gideyim İstanbul’u yanımda götürüyorum”

Füsun Onur, İstanbul’dan Venedik’e gönderdiği mesajında şöyle söyledi: “Nereye gidersem gideyim, İstanbul’u da yanımda götürüyorum. Evvel zaman içinde… Pandemi döneminde İstanbul’da başlayıp Venedik’te biten bir modern zaman masalı. İnsanların yok ettiği ekosistemi kurtarmak için bir kediyle güçlerini birleştiren çok akıllı bir farenin hikâyesini anlatıyorum. Dayanışmanın, sevginin ve bir arada kalabilmenin hikâyesi. Peri masallarında olduğu gibi bu hikâyenin de tam olarak nasıl bittiğini bilmiyoruz… şimdilik.” 

“Evvel zaman içinde…”

Füsun Onur’un pandemi döneminde, iki yıl boyunca evinden hiç çıkmadan hazırladığı eserinin ana karakterleri fareler ve kediler… Onur, Türkiye Pavyonu için metal telleri bükerek ve şekillendirerek farklı karakterler ve bu karakterlerin hayatlarından çeşitli kesitler sunan sahneler yarattı. Sergi mekanına yayılan bulutlar üzerinde tasvir edilen her bir sahne, bir araya gelerek bütünsel bir anlatı oluşturdu. 

Bu masalsı dünyada, okul çıkışında öğrenciler tarafından dağıtılan gazetelerden insanın yol açtığı pandemiyi öğrenen fareler, bunun üstesinden gelmek için neler yapabileceklerini tartışmaya başlarlar ve tüm dünyayı tehdit eden bu krize karşı mücadele etmek için kedilerle işbirliği yaparak güçlerini birleştirmeye karar verirler. Kediler ve fareler birlikte çalışmaya başladıklarında, farelerden biri Venedik’e doğru bir yolculuğa çıkar, orada karşılaştığı bir festivalde sessiz müziğin büyüsüne kapılıp âşık olur. Farenin sevgisinin dönüştürücü ve baş döndürücü gücü kaynağını bir başka fareden değil; sanat, yaşam ve içinde yaşadığı şehirden alır. 

Onur, izleyicilerin bu masalın içine girebilmesine yardımcı olmak için anahtar niteliğinde şiirsel notlar da hazırladı. Ziyaretçilerine kesin bir son sunmayan sergi, izleyicinin kendi dünyasıyla kurduğu ilişki üzerinden esere yeni anlamlar katmasını da mümkün kılıyor. 

Evvel zaman içinde…” sergisinin tasarımını Yelta Köm üstlenirken, aydınlatma tasarımı Erinç Tepetaş‘ın danışmanlığında gerçekleştirildi. 

Füsun Onur’un şimdiye kadarki en kapsamlı monografisi yayımlandı

Sergiyle eş zamanlı olarak hazırlanan ve Füsun Onur’un tüm sanat üretimini kronolojik bir yaklaşımla ele alan monografi, İKSV ve Mousse Publishing ortaklığında İngilizce olarak yayımlandı.

Pek çok küratör, sanat tarihçisi ve sanatçının Füsun Onur’un eserlerine dair yazılarının yer aldığı yayının tasarımını Marcello Jacopo Biffi, editörlüğünü de Bige Örer ile Nilüfer Şaşmazer yaptı. Yayında Ahu Antmen, Alev Ersan, Anna Boghiguian, Anne Barlow, Aslı Seven, Ayşe Erek, Chus Martínez, Defne Ayas, Deniz Gül, Fatih Özgüven, Gregory Volk, Hera Büyüktaşcıyan, HG Masters, Iwona Blazwick, İz Öztat, Kevser Güler, Leylâ Gediz, Misal Adnan Yıldız, Murat Alat, Necmi Sönmez, Paolo Colombo, Sally Tallant, Seza Paker ve Tolga Tüzün’ün yeni yazıları yer aldı.   

Kitapta ayrıca 14. İstanbul Bienali’nin küratörü Carolyn Christov-Bakargiev ve Maçka Sanat Galerisi’nin kurucularından Rabia Çapa’yla yapılan söyleşilerin yanı sıra, Angelika Stepken, Emre Baykal, Fulya Erdemci, Margrit Brehm, Suzana Milevska’nın da aralarında bulunduğu küratör ve yazarların Füsun Onur hakkında daha önce yayımlanmış yazılarına da yer verildi. Kitapta ayrıca Füsun Onur arşivinden görüntüler ve sanatçının Türkiye Pavyonu için ürettiği yeni işin görselleri de yer alıyor. Kitabın Türkçesi, İKSV ve Yapı Kredi Yayınları tarafından Nisan ayında yayımlanacak. 

Füsun Onur kimdir?

Türkiye’nin öncü çağdaş sanatçılarından Füsun Onur çalışmalarında, anlatısal ve dolaylı otobiyografik referanslarla yüklü, basit, gündelik malzemelerin doğasında bulunan mekân, zaman, ritim ve biçim potansiyellerini ele almayı seçti. Yarım yüzyılı aşan üretken kariyerinde, resim ve heykelin sınırlarına meydan okuyarak 1970’lerin başında Türkiye’de avangardı güncel sanat kanonuna dahil etmek için çalıştı. Sanat dünyasının hâkim trendlerine ilgi duymayan Onur, özel hayatını pratiğinden ayırmadan dokuma ve tekstil gibi geleneksel ve eve dair nesne ve formları da eserlerine taşıdı.  

Yapı Kredi Kültür Sanat (2007), Augarten Contemporary, Viyana (2010), İstanbul Modern (2011, 2014), Maçka Sanat Galerisi, İstanbul (1987, 1991, 1995, 2001, 2012, 2016) ve Arter, İstanbul (2014) gibi müze ve sanat mekânlarında kişisel sergiler açtı ve karma sergilere katıldı. Sanatçının eserleri, Staatliche Kunsthalle Baden-Baden (2001), ZKM, Karlsruhe (2004) ve Van Abbemuseum, Eindhoven’daki (2005) karma sergilerin yanı sıra İstanbul Bienalleri (1987, 1995, 1999, 2011, 2015), 2. Moskova Bienali (2007) ve dOCUMENTA(13), Kassel’de (2012) sergilendi.

Üsküdar Amerikan Kız Lisesi mezunu olan Onur, İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde Ali Hadi Bara Atölyesi’nde heykel eğitimi aldı. 1964–1966 yılları arasında Fulbright bursuyla Maryland Institute College of Art’ta heykel bölümünde yüksek lisans eğitimine devam etti. İlk kişisel sergisini 1970’te Taksim Sanat Galerisi’nde açtı, ardından 7. Paris Genç Sanatçılar Bienali (1971), İstanbul Arkeoloji Müzeleri tarafından düzenlenen ‘Açık Hava Sergileri’ (1974, 1975, 1976, 1977) ve Antwerp, Belçika’daki 13. Middelheim Bienali (1975) gibi çeşitli sergilere katıldı. Onur, İstanbul’da yaşıyor ve üretiyor.

Bige Örer kimdir?

Venedik Bienali 59. Uluslararası Sanat Sergisi Türkiye Pavyonu’nun küratörlüğünü İstanbul Bienali ve İKSV Güncel Sanat Projeleri Direktörü Bige Örer üstleniyor. Küratoryal projeleri arasında Aylaklar, İstanbul (2017), Çizgisel Aşkınlık, Amman (2016) ve Agorafobi, Berlin (2013, Fulya Erdemci ile) yer alıyor. Londra Whitechapel Gallery (2016) ve Palais de Tokyo’da (2018) küratoryal programlara katıldı. Hem sanatsal hem de akademik çalışmalar yürüten Örer, uluslararası güncel sanat bienallerinin finansmanı konusunda yaptığı araştırmaların yanı sıra çeşitli yayınlara katkı sundu, dersler verdi. Zaman Makinesinde Renkli Bir Gezinti: Çocuklar İçin İstanbul Bienalleri başlıklı çocuk kitabını Süreyyya Evren ile, Haz/Cızz kitabını İz Öztat ile birlikte kaleme aldı. Kadir Has Üniversitesi Küratoryal Çalışmalar Programı’nın kurucu üyelerindendir. Pek çok sanat kurumunda danışman ve jüri üyesi olan Örer, kurulduğu Mart 2013’ten bu yana Uluslararası Bienaller Birliği’nin başkan yardımcılığını yürütüyor. Ayrıca UBB’nin dergisi PASS’in de editöryel kurulu içinde.

Venedik Bienali 59. Uluslararası Sanat Sergisi Türkiye Pavyonu Hakkında 

Venedik Bienali 59. Uluslararası Sanat Sergisi Türkiye Pavyonu, İKSV koordinasyonunda, TC Dışişleri Bakanlığı himayesinde ve TC Kültür ve Turizm Bakanlığı katkılarıyla, SAHA Derneği’nin eser üretim ve yayın desteği ve Türk Hava Yolları’nın hava yolu partnerliğinde gerçekleştiriliyor.

Türkiye Pavyonu bu yıl Abdi İbrahim, Akbank, Akfen Holding, Mey|Diageo, Sevil Dolmacı, Füsun-Faruk Eczacıbaşı, Oya-Bülent Eczacıbaşı, Ahu-Can Has, Emin Hitay, Vuslat Doğan Sabancı-Ali Sabancı, Rana-Erol Tabanca, Sinan Tara ve Z. Yıldırım Ailesi tarafından destekleniyor. 

Beykoz Kundura serginin hazırlık aşamasında mekân desteği sağladı.

Türkiye Pavyonu, İKSV’nin girişimi ve 21 destekçisinin katkılarıyla 2014–2034 yılları arasında, Türkiye’nin kullanımına tahsis edilen Arsenale’deki uzun süreli mekânda yer alıyor. Türkiye’nin Venedik Bienali sergilerinde uzun süreli bir mekânda yer almasını sağlayan kişi ve kurumlar arasında Akbank, Mehveş-Dalınç Arıburnu, Berrak-Nezih Barut, Ali Raif Dinçkök, Vuslat Doğan Sabancı, Füsun-Faruk Eczacıbaşı, Oya-Bülent Eczacıbaşı, Nesrin Esirtgen, Eti Gıda San. ve Tic. AŞ, Garanti BBVA, Ahu-Can Has, Öner Kocabeyoğlu, MAÇAKIZI, Tansa Mermerci Ekşioğlu, Rana-Erol Tabanca, SAHA Derneği, Taha Tatlıcı, Sinan Tara, Vehbi Koç Vakfı, Zafer Yıldırım ve Yıldız Holding AŞ yer alıyor.

Venedik Bienali 59. Uluslararası Sanat Sergisi Türkiye Pavyonu’nun Danışma Kurulu, İstanbul Bilgi Üniversitesi Sanat ve Kültür Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Serhan Ada, Suna ve İnan Kıraç Vakfı Kültür ve Sanat İşletmesi Genel Müdürü Özalp Birol, sanatçı İnci Eviner, küratör ve Fiorucci Art Trust Direktörü Milovan Farronato ve Sanat Dünyamız dergisi editörü, sanat yazarı Fisun Yalçınkaya’dan oluşuyor. 

Venedik Bienali 59. Uluslararası Sanat Sergisi

Venedik Bienali 59. Uluslararası Sanat Sergisi, Cecilia Alemani’nin küratörlüğünde, 23 Nisan–27 Kasım 2022 tarihleri arasında gerçekleştirilecek. Pandemi nedeniyle bu yıla ertelenen bienalde The Milk of Dreams başlıklı ana serginin yanı sıra Arsenale, Giardini ve şehrin farklı noktalarında Türkiye Pavyonu’nun da aralarında bulunduğu 81 ülkenin sergileri yer alacak. 

Bir Cevap Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.